AKIL İÇİN YOL BİRDİR |
|
|
|
Yazar Web Master
|
12-06-2004 |
Kriter dergisi, 1976 yılında, ezberlenmiÅŸ sloganları ve saplanılmış dogmaları tartışmak ve eleÅŸtirmek için düÅŸünce dünyamızda bir yeni soluktu. Onunla çok ÅŸey zihinlerde gerçek temeline oturmuÅŸ, çok akıl dışı saplantılar teraziye konmuÅŸ ve tartılmıştı. Dört yıl kadar, beÅŸ dilden tercüme yazılarıyla dünyaya açılan penceremiz kriteri o günden bu güne çok özledik. Ä°ÅŸte ÅŸimdi bu özlemi birazcık gidermek üzere, bu sefer de internet ortamında, size bazı yeni mesajlarla yeniden ulaÅŸmak ve eski ÅŸarkımızı sizinle, birazcık olsun, yeniden terennüm etmek istiyoruz. Size eskisi kadar derinlikli ve eskisi kadar geniÅŸ bir yelpazeden seslenme imkanı buluncaya dek, ara sıra buluÅŸarak bazı meseleleri sizinle gönülden dertleÅŸeceÄŸiz. Bakarsınız, eski ekibimizin önemli bir bölümünün teveccühüne mazhar olursak o güzel ortamı yeniden kurabilir, o renkli dünyaya yeniden ulaÅŸabiliriz. Ama ne olursa olsun kriter sesi hiç dinmeyecek ve daima size bazı toplumsal saplantıların ne kadar anlamsız ve akıl dışı bir gidiÅŸ içinde ömürleri heder ettiÄŸini ustalıkla iletecek, belirleyecek. Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 16-07-2005 )
|
Devamı...
|
|
DİLİMİZİN ÖSYM ÇIKMAZI |
|
|
|
Yazar Ercan Arslaner
|
01-08-2005 |
Ercan Arslaner E. Türk Dili ve Edebiyatı öÄŸretmeni Büyük sözlük bilgini, ÅŸair Ali Åžir Nevai, dilimizin özellikle Farsça etkisinde kaldığını görünce Muhakemet-ül-Lügateyn adlı eserini yazar ve onun eksik bir yönü olmadığını delilleriyle tanımlar.ÇeÅŸitli sebeplerle Türk boyları batıya yönelince dil oku yayından çıkar. Mehmet Kaplan Hocanın o çok ünlü “Dil ve Kültür” makalesi dillerin tıpkı nehirler gibi geçtiÄŸi yerlerden etkilendiÄŸini söyler.(Kulturem Teorisi-El Oksaar)1 Türkçe’nin batıya doÄŸru akışında alınan sözcükler yalnız Farsça ve Arapça olmamıştır. Nasuh Baydar adlı filoloÄŸun TDK yayını Dil-Kültür adlı eserinde belirttiÄŸi gibi Yunanca sözcükler de Türkçe içindeki yerlerini almışlardır.Bu eserde örnek verdiÄŸi uzun bir cümlede yüklem dışında Türkçe kelime yoktur. N. Baydar, dilimizdeki Yunanca kelimelerin çokluÄŸu veya ideolojik sebeplerle okullarımızda Grekçe öÄŸretilmesini önerir. Yorum yazınız (1 Yorum) |
Son Güncelleme ( 01-08-2005 )
|
Devamı...
|
|
Yazar Raci Durcan
|
12-04-2004 |
Bu genç adamdan sıkılmıştım artık. Alışık olunmadık tarzda sabah erken saatte iÅŸ yerine geldiÄŸimde onu da kapıda görmüÅŸtüm. Henüz saat sekizdi ve normal olarak yarım saat sonra açılması gerekti iÅŸyerinin. Fakat o da, ben de bu sabah erken gelmiÅŸtik. Bu kadar erken saatte bile, daha iÅŸ yerinin eÅŸiÄŸinde cep telefonu kulağındaydı. Kışın ve henüz mesai baÅŸlamamışken müÅŸteri aramayacağına göre kiminle konuÅŸuyor olabilirdi? Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 20-06-2006 )
|
Devamı...
|
|
HALİDE (İzzet) BEGOVİÇ ANAMIZ |
|
|
|
Yazar M. Selami Çekmegil
|
07-07-2004 |
HALÄ°DE (Ä°ZZET) BEGOVÄ°Ç ANAMIZ M. Selami ÇEKMEGÄ°L Batı’da ünü evrenselleÅŸmiÅŸ, bazen biz DoÄŸuluları bile büyüleyen büyük roman kahramanları vardır. Mesela, bir Robin Hood, bir Don KiÅŸot ve bir Hamlet gibi... Bu kahramanlar, insan muhayyilesinin (hayal gücünün) özlem duyduÄŸu toplumsal kahramanların, materyalist Batı ikliminde gerçekte varolmaması, yetiÅŸememesi sebebiyle, sanatkarlarının hayal aleminde ürettiÄŸi, ulaşılmaz zannedilen vasıfları canlandırırlar. DoÄŸu, böylesi muhayyel roman kahramanlarından yoksundur. Bu yoksunluk, DoÄŸu’daki insan muhayyilesinin ufuksuzluÄŸundan kaynaklanmıyor. Aslında DoÄŸulu insanın muhayyilesinin vüs’atine (geniÅŸliÄŸine) Batılı insanlar rüyalarında bile eremez... Yorum yazınız (2 Yorum) |
Son Güncelleme ( 08-03-2008 )
|
Devamı...
|
|
Yazar Mehmet ÇELEN
|
17-08-2006 |
Yeni Bir Kitap: Okuyucu Tefsiri
TAKDÄ°M Mehmet ÇELEN
Kur´an aslî itibariyle nûr ve hidâyet kaynağıdır. Öyle bir kelamullah ki, i’caz ve belagat timsalidir. Onun eÅŸi ve benzeri yoktur. Bugüne kadar, “bir benzerini getirin” meydan okuyuÅŸuna, hiçbir edebiyat çevresi tarafından hâlâ karşılık verilememiÅŸtir. Bu da onun mucizevî yönünü göstermiÅŸtir. Onu okuyup anlayan ve hükümlerini uygulayan kimse, SapasaÄŸlam bir kulpa yapışmıştır. Ona sarılan dosdoÄŸru yola kavuÅŸmuÅŸ hidayete ulaÅŸmıştır. Ondan uzaklaÅŸan , hükümlerine sırt çeviren kimse sapıklık girdapları arasında boÄŸulup gitmiÅŸtir. O, ilimlerin esasıdır. Bütün ilimler ona dayanır. Kur’ân ilimlerinin başında da, tefsir ilmi gelir.Tefsir, Allah’ın son Kelamı’nın yorumlanması, açıklanması ve maksadının anlaşılmaya çalışılmasıdır. Tefsir, yöntem olarak dirâyet ve rivâyet olmak üzere iki ÅŸekilde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Müfessirin kendi görüÅŸ ve düÅŸüncelerini çoÄŸunlukta olduÄŸu tefsir ÅŸeklinde dirâyet, rivâyetlerin çoÄŸunlukta olanına rivâyet tesiri denilmiÅŸtir. Birde bu ikisi arasında orta yolu tutan hem dirâyeti hem rivâyeti birleÅŸtiren tefsirler de yazılmıştır. Kur’an’ın ilk müfessiri, hükümetlerin ilk uygulayıcısı ve bu konudaki ilk numune-i imtisal, son nebî resûl-i ekrem efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) ‘dır. Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 17-08-2006 )
|
Devamı...
|
|
|
|
<< İlk < Önceki 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 Sonraki > Son >>
|
Sonuç 2062 - 2067 Toplam: 2067 |