“…. DÜZEN ARANIYOR”
                                                          (Merhum) M. Said ÇEKMEGÄ°L
   Bir denemeler sahası ve insanın ebediyetine hazırlanma yeri olmaktan öte mümeyyiz bir vasfı görülmeyen dünyamız mutlak huzur yeri deÄŸildir. Bunun böyle oluÅŸunun tarihin baÅŸlatılabilen bölümünden günümüze kadar tespit edilebilen yönleriyle, daha da belirgin ÅŸekilde anlaşılmış olması gerekir. Böyle iken, yolunu tayin edememiÅŸ insanların dünya heveslerine musallat kılabildikleri safsataları ademoÄŸlunun gerçekleri görmesine engel oluyor. Hala beÅŸer müfekkiresine ambargo koyan maddeci dikta, insanların normal düÅŸünce yolunda bir engel, bir perdedir. Ama yine de, çoÄŸunlukla zavallılaÅŸmasına raÄŸmen, insanlık çırpınıyor; kurtuluÅŸ arıyor. Yine de çoÄŸunlukla farkına varmadığı eziyetlerinden kurtulmak için çareler arayıp duruyor.

Bu cümleden olarak geçtiÄŸimiz AÄŸustos ayında “Yeni Uluslar arası  Ekonomik Düzen” konulu bir seminere muttali olduk. Åžu karanlıklar arasında, sanki adil düzeni bulmuÅŸlar gibi “Daha da Adil Bir Düzen Aranıyor” diye çaÄŸrılar yapılıyordu. 

   “Uzmanın GörüÅŸü” diye verilen özet ÅŸöyle : “Yeni Uluslar arası Ekonomik Düzen, dünya ülkelerinin tümünün refah ve mutluluÄŸuna yönelik yeni bir sistem araÅŸtırmasıdır. Dünya nimetlerinin hoyratça tahribatından, akılsız ve zararlı tüketimden ve özellikle kalkınmış ülkelerle geri kalmışlar arasındaki uçurumun büyümesinden herkes ÅŸikayetçidir.

    Yeni düzen araÅŸtırmaları bugüne kadar entelektüel seviyenin ve fikir birikiminin üstüne geçerek aksiyon haline geçmiÅŸ deÄŸildir. 

     Bir kısım karamsar görüÅŸlüler ve tecrübeliler bu türlü yeni düzen taramalarının herhangi bir yapıcı sonuca varacağına inanmamakta, bekleyiÅŸ ve ümitlerin içine geri kalmış ülkeleri de angaje ederek tansiyon azaltmak düÅŸüncesinin hakim olduÄŸunu belirtmektedirler. 

    Ne olursa olsun bu konunun tanınmış sözcüler tarafından Ä°stanbul’da tartışılması, fikir seviyesinde de kalsa, bir takım gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.” (Tercüman 6.8.1978)

    Görülüyor ki dünyayı, dünyada yaÅŸayan insanı tanıyabilmekten çok uzakta olanlar, hala “dünya ülkelerinin tümünün refah ve mutluluÄŸuna yönelik yeni bir sistem araÅŸtırması”ndan baÅŸka bir ÅŸey düÅŸünemiyor. Hala çılgın A. Comte’nin çaresiz kalarak icat etmek istediÄŸi “Ä°nsanlık Dini”nin Karl Marks’ta “bir dünya cenneti” ütopyasına dönen masalının etrafa sıçratıp durduÄŸu kirlerden baÅŸka ortalarda bir ÅŸey yok. Ne acı bir tecellidir ki, hala insanın ebedi mutluluÄŸunun sözü bile edilemiyor.

    Zavallı maddeciliÄŸin baÅŸlangıcından günümüze kadar Epikür’lerden geçe geçe gelen,  Marks ve benzerlerinin kaba ihtiraslarında katılaÅŸan, katılaÅŸtığı için de bir kısım insanın beynine çarptıkça sarsan, sarsabildiÄŸi kadar da ejderleÅŸen azgın materyalizmin çok tehlikeli olma vakıasıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Teknik geliÅŸmelerle o kadar küçüldü ki dünyamız, bölgevi sunuÅŸlardan ziyade kürrevî ve küllî hamlelerin dinamik tebliÄŸlerinin aynı anda muhatabı haline gelmiÅŸ bulunuyor. Müminler için vazife olan baÅŸ iÅŸ, baÅŸta bu muhataba, Ä°slam’ın davet ettiÄŸi hakkı duyurabilmektir. 

   “Daha Adil Bir Düzen” arayanlar, oyun içinde oyun taktiÄŸinin dışında samimi iseler hemen haber verelim ki, deÄŸiÅŸmez gaye olan insanın ebediliÄŸi – unutularak deÄŸil, ihmal edilerek hiç deÄŸil – her ÅŸeyden önce öne alınmadan yapılacak dünyacı araÅŸtırmalar bir ÅŸifa veremeyecektir, kendilerine. 

   Ebedi mutluluÄŸu mutlak gaye edinen aziz insanın, hakka baÄŸlı (hakça) bir nizamı dünyasına hükümran kılmadan bekleyeceÄŸi saadet yoktur. DoÄŸruyu arayan, güzele talip olan, ebedi huzur isteyenler artık Ä°SLAM’I anlamaya yönelmelidirler.
                                                                                                    M. Said ÇEKMEGÄ°L
                                                                                                  1978 Eylül Sayı: 29 Cilt : 3