19-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow Türkiye'nin Guguk KuÅŸları
Türkiye'nin Guguk Kuşları PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 0
KötüÇok iyi 
Yazar Kamil Çayır /Star Gazetesi   
29-08-2015

Türkiye'nin Guguk KuÅŸları

                               Kamil Çayır / 
                               Ä°brahim Çeçen Ünv. Ä°slami Ä°limler Fakültesi AraÅŸtırma Görevlisi 
Nahl suresi 66 ve Müminun suresi 21. ayetinde Yüce Allah “KuÅŸkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır.” buyuruyor. Gerçekten de dikkatli bir ÅŸekilde baktığımızda etrafımızda bulunan canlılardan birçok ders ve ibret alabilmek mümkün. Ä°ÅŸte bunlardan biri de, kuÅŸlar aleminin en üçkağıtçı, üÅŸengeç ve aldatıcı üyelerinden biri diye tabir edilen guguk kuÅŸu olsa gerektir.

Guguk kuÅŸu, yumurtlama zamanı geldiÄŸinde kendini gizleyerek yuva yapan çiftleri gözler. Gözüne kestirdiÄŸi, yavrusunu baÅŸkalarına muhtaç etmeyeceÄŸine inandığı bir kuÅŸun yuvasına giderek oradaki yumurtalardan birini atar ve yerine, oradaki yumurtanın mükemmel bir kopyası olan kendi 

yumurtasını bırakır. Öyle ki, hangi kuÅŸun yuvasına yumurtasını bırakacaksa kendi yumurtasını da o kuÅŸun yumurtasının renk ve desenine göre yumurtladığı da söylenmekte. Böylelikle iÅŸin zor kısmını üvey annenin sırtına yükleyerek beklemeye koyulur. Dışarıdan bakıldığında bırakılan yumurtanın diÄŸerlerinden farklı olduÄŸu fark edilse de üvey anne bunu anlayacak kadar zeki deÄŸildir, bundan habersiz kuluçkaya yatmayı sürdürür.

Guguk kuÅŸunun yumurtası genelde ev sahibi yumurtalardan önce civciv çıkarır. Çıkan civciv daha gözleri açılmamış ve tüyleri bile çıkmamış haldeyken sanki öÄŸretilmiÅŸ gibi yuvada bulunan diÄŸer yumurtaları aÅŸağı atar. Amaç; hiçbir ÅŸeyden haberi olmayan zavallı annenin yavrularına bakma içgüdüsünden yararlanmak ve kendisinin diÄŸer yumurtadakilere olan farklılığının ortaya çıkmasını önlemek. Bu hususta ÅŸu da bilinmelidir ki; ÅŸayet bir yuvada iki veya daha fazla Guguk kuÅŸu yumurtası olursa ilk çıkan yavru daimi surette -kardeÅŸi bile olsa- diÄŸerlerine yaÅŸama ÅŸansı vermeyecek ve yuvadan atacaktır.

Artık bu yavru, yuvanın tek sahibidir ve üvey anne tüm dikkatini ona vermiÅŸtir. Yavru guguk kuÅŸu getirilen her ÅŸeyi yiyerek hayret verici bir hızla büyür. Üvey anne, her ne kadar kendisine benzemese de bu yavruyu beslemek konusunda içgüdüsüne karşı koyamaz ve bu yavruya o kadar iyi bakar ki; üç hafta sonra neredeyse bu küçük yavru üvey annesinin dört katı ağırlığa ulaşır. Ayrıca bu Guguk kuÅŸunu sadece yuva sahibi üvey anne-babanın beslemesinin yanında, aÄŸzını geniÅŸ bir ÅŸekilde açarak devamlı ötmesi, kendini acındırması sonucu yakın çevrede bu çığlıklara kayıtsız kalamayan diÄŸer anne babalar da besler. Altı hafta sonra da -genellikle yuvayı da dağıtarak- yuvadan ayrılıp eÅŸ aramaya çıkar. Kısaca Guguk KuÅŸu’nun ibretlik hikâyesi böyle.

‘Üvey anne’ olduk

Guguk kuÅŸunun hikâyesini okuyup, üstüne bir de sosyal medyadan belgesel videosunu izleyince, ÅŸu an yaÅŸananları da göz önüne alarak Türkiye’de yetiÅŸtirdiÄŸimiz/yetiÅŸtirilen insan cinsinden olan guguk kuÅŸları geldi gözümün önüne.

Zaafiyetlerimizi, hassasiyetlerimizi en ince noktasına kadar bilen, yıllardan beri bizi gözetleyen bir yabancı tarafından, çile ve zorluklarla ördüÄŸümüz yuvamızın içine bırakılan guguk kuÅŸları. Daha ilk filizlenme dönemlerinde rakiplerini teker teker tasfiye ederek yuvanın tek sahibi haline gelmeye çalıştığı, yuvanın asıl sahiplerinin içeriden ve dışarıdan uÄŸradıkları operasyonlarla daralma sürecine girerken, malum kuÅŸ ve avanelerinin nasıl semirildiÄŸi, geniÅŸlediÄŸi, büyüdüÄŸü ehlince malumdur. Bu konuda, 8 yıllık kesintisiz eÄŸitimle Ä°mam hatip neslinin köküne kibrit suyunun dökülmesi, 1700’ün üzerinde Kur’an Kursunun kapısına kilit vurulması gibi olumsuz geliÅŸmeler karşısında, o süreçlerden itibaren büyüme trendine giren grubun durumu anlamak isteyenler için çok ÅŸey anlatır. Ayrıca kendilerine rakip olması muhtemel kurumlara, kendilerinin önünün açılması için gerek içeriden gerek dışarıdan nasıl operasyonlar yapıldığı da yine ehlince malumdur.

Aslında hepimiz besledik bu guguk kuÅŸunu; gönülden ve isteyerek. Bir anne ÅŸefkatiyle, tabiri caizse, yemedik yedirdik, giymedik giydirdik. Bunlar “alnı secdeli insanlar, bunlardan zarar gelmez” diyerek verdik kurbanlarımızı, zekâtlarımızı, fitrelerimizi. BaÅŸkası kazanacağına bunlar kazansın diyerek, zararımıza da olsa bunların iÅŸyerlerinden alışveriÅŸ yaparak kendi ellerimizle büyüttük. Ä°stedikleri bir tarafa, istemedikleri halde de biz destek olduk, yardım ettik bunlara. “Hizmet” yapıyorlar diye Allah rızası için verdiÄŸimiz “himmet”lerin, Kıbrıs kumarhanelerinde, köpük partilerinde nasıl “hezimete” dönüÅŸtüÄŸünü ÅŸimdi daha iyi müÅŸahede ediyoruz.

Sadece sesi/konuÅŸması/aÄŸlamasından etkilendiÄŸimiz için tutup evimizin baÅŸ köÅŸesine özenle kondurmuÅŸtuk guguk kuÅŸlu saatlerimizi. Fakat en mahrem görüntülerimizi kaydettiÄŸini, konuÅŸmalarımızı kayıt altına aldığını tahmin edemedik.

Ve nihayet gün gelip, iyice beslendikten ve semirildikten sonra Türkiye yuvasını dağıtmak istemiÅŸ olmasına da ÅŸaşırmamak gerekir bu Guguk kuÅŸlarının, çünkü yapısı böyle, iyice beslendikten, büyüdükten sonra yuvasını dağıtmak bunların hücrelerine kadar iÅŸlemiÅŸ huyları.

Bu ‘hizmet’ kime?

Anavatanında en son 1999 yılının Mart ayında görülen Guguk KuÅŸu’nu biz ürküttük sanmıştık ama ‘asıl yuvasına/vatanına’ gittiÄŸini o günlerde bilememiÅŸiz. Yeni yeni anlıyoruz ÅŸimdi. SaÄŸlık sorunları için gitti demiÅŸlerdi o zamanlarda ama saÄŸlıkta devrimin yapıldığı ÅŸu son yıllarda yine aramızda göremedik. Hz. Peygamber gibi hicret etti demiÅŸlerdi: “Çok sevdiÄŸi memleketi kendisine vahÅŸet-zar (?) haline getirildiÄŸi için insanlığın sığınağı olan bir diyara (?), medeniyete (?) hicret.”

Oysa Hz. Peygamber’in hicreti bunların hicretine hiç benzemiyordu. Hz. Peygamber öncelikle sıkıntı altında ezilen, eza ve cefa gören arkadaÅŸlarını göndermiÅŸ, en sona da Hz. Ebubekir ile kendisi hicret etmiÅŸti. Bunlarda ise önce kendileri, ileri gelenleri hicret etmiÅŸ, alt tabakalar ise kendi baÅŸlarına bırakılmıştı bu vahÅŸet-zar (!) memlekette. Hiçbirinin aklına da “bu nasıl hicret?” demek gelmemiÅŸti anlaşılan. Hem ictihad makamı görüp bu makamın ictihadlarından “vahÅŸet-zar” diyerek kaçmak ne demek?”Allah bana ÅŸefaat etme yetkisi verirse ilk ÅŸefaatimi ona yaparım” dediÄŸi kiÅŸiyi terkedip gitmek de tabi ayrı bir garabet.

Hz. Peygamber hicretinden 10 sene sonra tekrar dönmüÅŸtü Mekke’ye ama bunlar 16 yıl geçmesine raÄŸmen bir türlü dönmek bilmiyordu. Hem ülkenin en yetkili aÄŸzından hususi davet alabilecek derecede güzel geliÅŸmeler olmuÅŸtu ama yine de gelmek istemiyorlardı. Onların Anavatanlarının orası olduÄŸunu, bizim yuvamıza besletilmek için bırakıldığını iÅŸte ÅŸimdi daha iyi anlıyoruz.

Yaptıklarına “Hizmet” diyorlardı ama bu hizmetin ‘neye’ ve ‘kime’ hizmet olduÄŸunu bilemiyorduk. Evet, ortada bir hizmet vardı ama meÄŸer bu Türkiye ve Müslüman düÅŸmanı lobilere, otorite’ye (!) yapılan bir hizmetmiÅŸ. EÄŸer ‘hizmet’ Ä°slam’a ve Müslümanlara olsaydı Taif’te taÅŸlandıktan sonra bile “Rabbim, gazabına uÄŸramayayım da çektiÄŸim mihnetlere, belalara aldırmam” diyen Hz. Peygamber gibi tüm sıkıntı ve zahmetlere karşın mücadeleyi sürdürmek, kaçıp gitmemek gerekirdi.

Saklanmış guguk kuşları

Tarık Bin Ziyad gibi, Ä°spanya sahiline ulaşıp, arkasında düÅŸman gibi deniz, önünde deniz gibi düÅŸmanı görünce geri dönmeyi, kaçmayı deÄŸil, gemileri yaktırmayı gerektirir bu ‘hizmet’. Ömer Muhtar gibi, idam sehpasına çıkarken bile “Ey huzura ermiÅŸ nefis, Razı edici ve Razı edilmiÅŸ olarak Rabbine dön” ayetini düstur edinerek, ABD’ye deÄŸil, Rabbine dönme kararlılığında olmayı gerektirir hizmet yolunda olmak. Rus baÅŸkumandanın karşısında ayaÄŸa kalkmadığı için divan-ı harbe verilince “Bunların idam kararı ebedi aleme seyehat etmem için bir pasaport hükmündedir, idam olunsam bile milletimin kalbinde yer edeceÄŸim” diyen Bediuzzaman gibi her zaman ve mekanda dik durabilmektir ‘hizmet’. Süleyman Hilmi Tunahan gibi “hizmet muvaffak olsun da varsın yerimiz caminin papuçluÄŸu olsun” anlayışında olarak, Pensilvanya malikanelerine, köÅŸklerine deÄŸil, caminin papuçluÄŸuna razı olmaktır gerçek hizmet.

Åžükürler olsun ki “hizmet (!)”in farkına, bizi tam anlamıyla “hezimet”e uÄŸratmadan önce, yuvayı dağıtmadan önce varabildik, ya varamasaydık?

Ä°ÅŸte ÅŸimdi önümüzde bizi bekleyen çok önemli ve o derecede can alıcı bir husus var: Her ne kadar “takiyye” diyerek olaÄŸanüstü bir ÅŸekilde kendilerini kamufle etmeye çalışsalar da, yuvamıza bırakılan diÄŸer Guguk kuÅŸlarını araÅŸtırıp bulmak. Bunun yolu da aslında çok basit; Ä°mandan aldığımız bir ferasetle, “Kur’an ve Sünnet” laboratuvarında, “Vatanseverlik” kabında bu yumurtaları bir DNA testine tabi tutmak, ve test sonucunda da, ne olursa olsun, kim olursa olsun ve ne kadar zor gelirse gelsin o yumurtayı yuvadan çıkarıp atmak.

Son olarak meraklılarına bir not: “One Flew Over the Cuckoo’s Nest” özgün adıyla 1975 yılında ABD’li yapımcı ve yönetmenler tarafından beyaz perdeye uyarlanan “Guguk KuÅŸu” filmi, En iyi Erkek oyuncu,  En iyi Film, En iyi Yönetmen ve En iyi Uyarlama dallarında Oscar almış. Tüm zamanların en iyi filmleri arasında üst sıralarda.

Filmini deÄŸil ama gerçeÄŸini izlemek 40 yıl sonrasına kısmet olsa da gerçekten iyi bir oyunculuk, iyi bir film ve iyi bir uyarlama olduÄŸuna ÅŸüphemiz kalmadı diyebiliriz.

(Star Gazetesinden sitemize Av. Mesut TORAMAN tarafından iletilmiÅŸtir) 

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 29-08-2015 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111276333 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net