Necati Çetin ÖNAL
BeÅŸer, niçin, kendine göre,- müÅŸahedesinin dışında- olay ve hadiseler beklemiÅŸ durmuÅŸtur.Niçin gözünün önünde her gün ve her an nefsinde ve afakında oluÅŸturulan ayetlerin farkına varmak istememiÅŸtir.Elmalı ÅŸeker isteyen, mızıklanan, şımarık bir çocuk gibi ,hep harukulade olaylar bekleyip durmuÅŸtur.Hayallerinde, masallarında, geleneksel destanlarında böbürlenerek, bunlarla büyümüÅŸ, bu masallardan zevk almıştır.GerçeÄŸi aramak, hadiselerin arkasını bilmek, rüÅŸd’e uzanmak, zor geldiÄŸi için, masallar, hevasını okÅŸadığı

için, olaÄŸan üstülük ,onun hep ilgiyle beklediÄŸi bir fenomen olmuÅŸtur.Her bir ayet,- bu ister yazılı ayet olsun veya yazısız ayet olsun- bizi aciz bırakması gerekirken, bu ayetleri yeterli görmeyen insanoÄŸlu, baÅŸka baÅŸka olaÄŸanüstülükler aramıştır.Bu mümin olmayanlar için bir nebze normal görülebilir belki, peki mümin olduklarını söyleyenlere ne demelidir.Kuran-ı kerim meali, çalışması yapan ilim insanlarımız,kuran-ı kerimde mucize kavramı geçmediÄŸi halde mucize kavramını hiçbir açıklama yapmadan çok rahatlıkla kullanmışlardır.Ayet kavramı da, mucize kavramı da ,Arapça bir kavramdır.Rabbul Alemin istese idi bu kavramı kullanırdı.Lakin bu kavram kullanılmadı.Mucize kavramı kuran-ı kerimde kullanılmakta, ama meallerde kullanıldığı biçimde deÄŸil.Yani ayet yerine mucize kullanılmamaktadır.Ä°slam Ansiklopedisinde “Mucize kavramı kuran-ı kerimde mucize kalıbıyla geçmez.Mucize,sözlükte bir ÅŸeye güç yetirememe anlamındaki acz kökünden türeyen muciz in (aciz bırakan) isim ÅŸeklidir.”30.cilt mucize maddesi.

 Akıl iÅŸletmeciliÄŸi, müÅŸahede edilene nazar ederek, müÅŸahede edilemeyeni fark etmektir.Bunun için allahu alem insan ÄŸayb ile imtihan edilir.Akıl nimeti insan için en büyük deÄŸerdir.Bu nimet ile hadiselerin ve olayların mealine(varılacak mana) varılır.Elbette aklını kullananlar için bu böyledir.Akleden için, alemdeki bütün yazısız ve yazılı ayetler en büyük mucizedir..güneÅŸin doÄŸuÅŸu ve batışı gece ve gündüz ,ay, yıldızlar ,karıncanın sindirim sistemi, sineÄŸin kanadı ,daha binlercesi…Bu ayetlerin binlercesi, gözümüzün önünde yaratılmışken, insan oÄŸlu niçin daha baÅŸka olaÄŸan dışı hadiseler istemiÅŸler, aramışlardır.Her gün uykularında ölüp, sabah dirildiklerinde ,nebatatın kış mevsiminde ölüp baharda dirildiÄŸini anlamak istemedikleri için, ölülerin nasıl diriltileceÄŸini anlıyamamışlardır.

Bu mucize merakı meal ve tefsir yazan ilim adamlarımızı da etkilemiÅŸ ki meallerde bu mucize motiflerini ballandıra ballandıra çokça rahatça kullanılmıştır.”ÅŸüphe yok ki göklerin ve yerin yaratılışında ,gece ve gündüzün birbiri ardınca geliÅŸinde,denizlerde yüzen (binlerce grostonluk )gemilerde Allahın gökten indirerek kendisiyle yeryüzünü ölümden sonra tekrar dirilttiÄŸi ve her türlü canlının çoÄŸalmasını saÄŸladığı yaÄŸmurlarda,rüzgarları dağıtmasında gökle yer arasında, kendileri için belirlenen istikamette hareket eden bulutlarda akleden bir toplum için AYETLER vardır.(bakara 164) Bütün bunlar bizi aciz bırakmaz mı, eÄŸer akledersek.bunlar birer mucize deÄŸilmidir.Åžimdi hazreti musanın asasının yılan olması mı bizi ÅŸaşırtmalıdır yoksa yukarıda ki ayette belirtilen olaylar mı.Bu mucize düÅŸkünlüÄŸü, mümin olmayanlar için belki anlaşılır da fakat mümin insan için sünnetullah bir mucize iken bunun dışında bir ÅŸeyler aramak nasıl izah edilmelidir.Zira son resul için söylenen” onun getirdiÄŸi mucize kitaptır” denildiÄŸi halde hadisler yoluyla resulullaha bir çok olaÄŸan olmayan hadiseler isnad edilmiÅŸtir.Åžimdi gelelim bizdeki meallerin durumuna.Kuran’ı kerimde birazcık olaÄŸan üstülüÄŸe ima ifadesi görülünce, hemen mucizevi (sünnetullahın dışında) bir ifade anlatımına giriliyor.Ä°ÅŸte bir misal.Hazreti Ä°brahim kıssası.

“Hani Ä°brahim “Rabbim, ölüleri nasıl diriltiyorsun bana göster “demiÅŸti.(Allah ona) “inanmıyor musun”deyince” hayır (inandım) ancak kalbim mutmain olsun”demiÅŸti.”öyleyse dört kuÅŸ tut onları kendine alıştır.Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak.(yani onların nasıl dirileceÄŸini göreceÄŸi için onları öldür ve parçala).Sonra onları çağır.Sana uçarak gelirler.Bil ki Allah ÅŸüphesiz güç sahibidir.(bakara 260).Åžimdi burada meal yapan ilim insanlarımız sanki, Hazreti Ä°brahim ,önce kuÅŸları kendine alıştırmış,sonra onları öldürmüÅŸ ve parçalamış,her bir parçayı da bir dağın tepesine yerleÅŸtirmiÅŸ sonra da kendine çağırmış.KuÅŸlar da koÅŸarak Hazreti Ä°brahime gelmiÅŸler ve böylece de Hazreti Ä°brahim de ölülerin nasıl dirileceÄŸini anlamış.

Oysa baÅŸka mealler araÅŸtırılır ise (bu sorgulamayı size bırakıyor ve kaynak göstermiyorum) bu mevzu bahis olan kuÅŸları Hazreti Ä°brahim parçalamıyor.zaten kendine alıştırdığı kuÅŸları sadece her birini canlı olarak her bir tarafa dağıtarak kendine çağırıyor.Bu kuÅŸlar da kendine alıştırıldığı için Hazreti Ä°brahim’e koÅŸarak geliyorlar.Kur’an daki anlatım sanatını anlamak istemeyen ilim insanlarımız manayı, metin çözümlemeye kurban ederek (benim kanaatime göre) böyle mealleri tercih ederek bir mucizeyi de ifade etmiÅŸ oluyorlar sözümona.

Peki güzel de biz buradan ölülerin dirilmesini nasıl anlarız.Ä°ÅŸte zaten mesele de burada.Biz insanlar akıl sahibi olduÄŸumuz için bize sunulan ayetler elbette armut piÅŸ aÄŸzıma düÅŸ biçiminde gelmiyor.Bir zahmet aramamız, düÅŸünmemiz, mukayeseler yapmamız ,biraz alın teri dökmemiz gerekiyor.Tabi bu da cami köÅŸelerinde oturma ile olmuyor.

Bu ayet, biz insanların onun kulu ve mahluku olduÄŸumuzu ona alıştırılmış olduÄŸumuzu ve çaÄŸrıldığımzda ruz-i mahÅŸerde baÅŸka bir seçeneÄŸimizin olmadığını ifade eder .Bu alemde ne yapacağımıza biz karar verebiliyoruz..Ancak ruz’i mahÅŸerde böyle mi.Ölümden sonra diriliÅŸte böyle mi olacağız. ÇaÄŸrıldığımızda hayır ben gelmiyorum diyebilecek miyiz.Elbetteki hayır.DiriliÅŸ Rabbul Aleminin bir nidası ile ona koÅŸulacağı bir çok ayetten anlaşılır.Çünkü biz ona alışmışız ukbada muhayyerlik olmadığına göre Hazreti Ä°brahime öÄŸretilen bu olmalı (allahu alem)...

Daha bir çok misal verilebilir ancak bunu sizin araÅŸtırmanıza bırakıyorum.