01-05-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow OKUMAK NEDEN KUTSALLAÅžTIRILIYOR?
OKUMAK NEDEN KUTSALLAŞTIRILIYOR? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Raci DURCAN   
10-01-2013
OKUMAK NEDEN KUTSALLAÅžTIRILIYOR?

                                                                            Raci DURCAN
     Ä°kamet ettiÄŸimiz bölgenin belediye baÅŸkanı, okulların her açılış döneminde sokakları ‘oku diye baÅŸladı hayat’ yazan afiÅŸlerle donatıyor.  Kuran’ın ikra (oku) diye baÅŸlayan ayetine atıf yapmak için! Birkaç sefer belediye ilgililerine, bu durumu eleÅŸtirir mektuplar gönderdiysem de nafile! Vaz geçiremedim.

   Kuran’ın ‘oku’  emrinin ÅŸimdiki okullara tekabül ettiÄŸini düÅŸünmek Kuran’ı hiç anlamamaktır. Bundan çok deÄŸil; 30 sene önce çocuklarını gâvurluk öÄŸrenmesin diye okullardan uzak tutanlar ÅŸimdi aynı okullarda okumanın, kuranın emri olduÄŸunu iddia etme noktasına geldiler.

 Yazarlar birliÄŸi baÅŸkanı bir konferansında istatistik verilere dayanarak Türk halkını en az okuyanlar arasında göstermiÅŸti. Bu durumdan memnuniyetsizliÄŸi her halinden belli idi. Türkiye’de bu yaklaşımla hemen her yerde karşılaÅŸmak mümkündür. Yayınlanan gazete ve kitap sayısına bakarak bu sonuca varıyorlar. Konferans salonunda; ‘bu rakamları ele alırken Kuran’ı da bir kitap olarak deÄŸerlendiriyor musunuz?’ demeyi düÅŸündüm. Soru sırası bana gelmedi. Fakat deÄŸerlendirmedikleri açıktır. Dünyadaki geri kalan bütün kitapları toplasanız Kuranın yarısı kadar doÄŸruyu iletemez. Buna raÄŸmen halkın yanından hiç ayırmadığı ve günde beÅŸ vakit kısım kısım okuduÄŸu kitabı hiç okunmamış sayıyorlar. Zaten istatistik raporlarını da, her vesileyle eleÅŸtirdikleri batıdan alıyorlar.

  Kuran’ın oku diye baÅŸladığına kimin itirazı olabilir? Fakat O’nun okumaktan kastı nedir? Okunacak ÅŸey ne olabilir? Okuma yazma bilmeyen bir peygambere henüz ortada olmayan bir Kitap’ı okumak emredilmiÅŸ olamaz. O zaman belediye baÅŸkanımızın anladığı manada mektepler de yoktu. BaÅŸka kitaplardan bahsedildiÄŸini düÅŸünsek, o manada da kitap fazla yoktu. Ä°nsanlar düÅŸünüyor fakat bunları kitaplaÅŸtırmaya sıcak bakmıyorlardı. Çünkü o dönemde ilim; siyasal bir araca dönüÅŸmemiÅŸti. Günümüzde bilim dedikleri ÅŸey siyasal iktidarların halkı inandırmak için kutsallık mertebesine ulaÅŸtırdıkları metinlerdir.

   Kuran’daki Ä°kra ile kastedilen, olsa olsa hayatın okunmasıdır. Orada  çokça övülen Ä°brahim peygamberin yaptığı gibi… O çevresine bakarak her ÅŸeyin bir yaratıcısı olması gerektiÄŸini düÅŸünmüÅŸtür. Sonra da bunun kim olacağını… Tahmin ettiÄŸi cisimler üzerine mantık yürütmüÅŸ ve sonuçta bugün Kuranda tasvir edilen Allah kavramına ulaÅŸmıştır. O’nun bu yöntemi tüm Müslümanlara örnek olarak gösterilmiÅŸtir. Mekteplere gidip profesör ünvanlı eÄŸitmenlerin öÄŸrettiklerini ezberlemek deÄŸil!

   Günümüzde okumadan anlaşılan baÅŸkalarının kaleme aldığı eserlerin okunmasıdır. Akademik çevrelerde bir makale ne kadar çok baÅŸka esere atıf yaparsa o kadar önemseniyor, deÄŸer kazanıyor. Bu yaklaşım bana hiçbir zaman doÄŸru görünmedi. En akademik yazılar en çok dip notu olanlar oluyor. BaÅŸkalarının dediklerini nakledeceksem, ben neden yeni bir yazı yazayım? Onlardan farklı bir diyeceÄŸim yoksa aynı düÅŸünceleri tekrarlayan bir yazı daha niçin olmalı?

  Okumadan bugün, hâkim kültürün yaygınlaÅŸması amaçlanmaktadır. Sansüre ÅŸiddetle karşı çıkmalarının altında yatan ÅŸey budur. Medyaya egemen olduklarından zaten kendileri gizli bir sansür uygulamaktadırlar. Ä°stedikleri düÅŸüncelerin reklamını yapıp istedikleri yazarı ön plana çıkartabilmektedirler. Kendileri gizlice uyguladıkları sansürün adı bile anılmazken,  kendi önlerinde asla böyle bir engel görmek istemiyorlar.

   Åžimdiki ÅŸekliyle örgün eÄŸitimin amacı insanlara yeni bir ÅŸey kazandırmak, onları bilim sahibi yapacak bir yöntem kazandırmak deÄŸildir. Onların sisteminde bilim yoktur. Bilim orijinalite gerektirir. Günümüz bilimi ..filan dedi ki… bilimidir. Bilim dedikleri ÅŸey adeta kutsal bir din gibi kurumsallaÅŸmıştır. Bu dinin papazları, keÅŸiÅŸleri vardır. Ä°steyen istediÄŸi düÅŸünceyi öne süremez. Papazlıkta olduÄŸu gibi bazı mercilerden onay alma gerekliliÄŸi vardır. Ulusal papazlar da uluslararası büyük camiaya baÄŸlıdır ve oradan onay alırlar.

   Okullar herkesin bildiÄŸi ÅŸeyleri öÄŸretirler. Hatta çoÄŸu zaman yanlış öÄŸretirler. Herkesin bildiÄŸi bir ÅŸeyi bilmek bizi farklı yapmaz. Farklı deÄŸilseniz sıradansınız demektir. Beni farklı kılmayacak bir ÅŸeye niçin ömrümü vermeliyim?

  Katıldığım bir konferansa eÄŸitimci tahtaya tebeÅŸirle bir nokta koyup bize ‘bu nedir?’ diye sordu. Herkes ‘nokta’ dedi. ÖÄŸretmen de teyit etti. Aynı noktayı anaokulunda çizdiÄŸinde her çocuk baÅŸka bir ÅŸey söylemiÅŸ. Bizim nokta dediÄŸimiz ÅŸey kimi için baba, kimi için anne, kimi için araba oluyormuÅŸ. Ve hiçbir çocuÄŸun söylediÄŸi diÄŸerini tutmuyormuÅŸ. EÄŸitim aldıktan sonra herkes ona nokta diyor. EÄŸitimin maksadını açıklayan gayet net bir hikâyedir bu! Herkes suya su olarak baktığında onun hidrojen ve oksijen elementlerinden meydana gelmiÅŸ olabileceÄŸini kimse düÅŸünemez. Farklı düÅŸünenler farklılık yaratır. Bilim orijinalitedir, farklılıktır. Åžimdiki eÄŸitimin amacı asla bu deÄŸildir. Onlar size demokrasinin faydalarını, insan haklarına inanmanın gerekliliÄŸini,, sizin için çizdikleri sınırları kanınızın son damlasına kadar niçin korumanız gerektiÄŸini ve bayrağınızın ne kadar kutsal olduÄŸunu öÄŸretiyorlar. Her iyi vatandaşın da oranı ne kadar yüksek olursa olsun vergilerini niçin ödemeleri gerektiÄŸini…

   Kuranda emredilen oku (ikra) hayatın okunmasıdır. BaÅŸkasından gelen bilgileri almak elbette deÄŸerlidir. Fakat bunu yeterli görmek veya temel amaç edinmek doÄŸru deÄŸildir. Peygamberimiz dahi yaÅŸadığı dönemde, kimseyi ÅŸimdiki gibi alıp belirli bir dönem içinde eÄŸitmeyi düÅŸünmemiÅŸtir. Hiçbir peygamber düÅŸünmemiÅŸtir. Bilgiyi baÅŸkasına aktarmanın yolunun mektepte öÄŸretmek olmadığındandır bu. Peygamberimiz, yaÅŸadığı dönemde tefsir çalışması dahi yapmamıştır. Çünkü Kurandan anladığını kendi hayatında yaşıyordu. Ashap dediÄŸimiz yakın çevresi de… Filanca ayeti ÅŸu ÅŸekilde anlayacaksınız diye kimseye öÄŸretmedi. Soru sorulduÄŸunda, mecbur kaldığında cevap verdi. BaÄŸlayıcı olmasın diye, söylediklerinin kaleme alınıp kitaplaÅŸtırılarak aktarılmasından uzak durdu.

   Günümüzde Bergson gibi bilginin sezgi yoluyla elde edilebileceÄŸini düÅŸünenler var. Fakat buna, bir düÅŸünce akımı olarak bakılıyor ve ciddiye alınmıyor. Bir yöntem olarak kabul edilmiyor. Mesela üniversite bir tez çalışmasında, farklı bir düÅŸünceyi savunurken ben böyle düÅŸünüyorum deyip meseleyi kapatsanız, teziniz geçerli not almaz. Farklı bile olsanız sizinle aynı paralelde,  akredite edilmiÅŸ kiÅŸilere ya da eserlere atıf yapmalısınız.

   Kültürümüzü oluÅŸturan dinsel metinler asla günümüzdeki gibi bir çabanın eseri olarak elde edilmemiÅŸtir. Çağımız düÅŸünce yapısını etkileyen önemli fikirler de böyledir.  Mesela Einstin’e ait görecelilik teorisi, ÅŸimdiki anlamda bir akademik çalışmanın sonucu deÄŸildir. Birden Eintein’ın zihninde ÅŸimÅŸek çakmış ve üzerinde düÅŸündüÄŸü konuyu aydınlatacak, açıklayacak çıkar bir yol bulmuÅŸtur. Dünyanın büyük edebiyat eserleri, çağı deÄŸiÅŸtiren keÅŸifleri de böyledir. Bilim sanki insana dışarıdan bir yerden iletilmekte, ulaÅŸtırılmaktadır. Bergson ve O’nun gibi düÅŸünenler buna sezgi, baÅŸkaları ise ilham diyorlar.

  Yazımı bir ayet okuyarak sonlandıracağım: DilediÄŸi dışında onun ilminden bir ÅŸey ihata edecek (kavrayacak) yoktur. Bakara suresi 255. Onca yıllık mektep tahsilimde müphemliÄŸini koruyan ÅŸeylerin bir dua ile baÅŸlayan süreçte anlaşılır hale geldiÄŸini görünce, bu ayetin manasını daha iyi idrak ettim.

Yorum
Yazar Fahri açık 2013-01-13 03:48:04
Sezgiyle, ilhamla gelen bilgiye veyahut ‘rüyada keramete inanmak’ bilemem ne kadar Kuran’a uygun düşer.! 
Hz. Muhammed’e ve O nun tanrısına inanmayanlar, O’ndan ispat ederler ve tanrısının bir mucize göstermesini isterler.. 
Devamını buraya nakletmek, fuzulidir, saygısızlık olur. 
Açıktır, Hz.Muhammed, son peygamberdir. Kimse, bu makama da küçük de olsa, kenarından kıyısından ortak koÅŸmaktan DA sakınmalıdır. 

Oku’nun manası da yanlış anlamaya fırsat vermeyecek kadar nettir: ‘Oku, söyle, Kuran’ı Kerimi, ayetlerimi anlat, tebliÄŸ et’ demektedir Yaradan peygamberimize. 
Ben, Sn ÇEKMEGÄ°L in çobanı gibi baÅŸka bir ÅŸekilde tefsir etmek isteydim eÄŸer, ‘en kıymetli ve sence en mucizevi ‘ayetim’ dünyayı, evreni, insanı, hücreyi, atomu oku, anla, keÅŸfet, hikmete ulaşırsın, Tanrı nı yani beni Allah’ı bulursun..’ derdim. 
 
Lüften, tarihte altın çağını yaÅŸayan Müslüman dünyanın alimlerine ve hatta filozoflarına bakınız, hepsi birer müspet bilim insanıdır. 
 
 
 
 
İhtyaca dayalı okuma
Yazar bülent sayın açık 2013-01-13 08:56:21
Bir ay içerisinde iki haber Kardeniz'de bir ilçede kaymakam, memurlara okuma yazmayı zorunlu kıldı, Keçiören'de belediye memurlar için okuma salonu açtı. Okumadan kasıt kitap okumadır- Yoksa nazar değmesin 7'den 70'şe facede,Web'de,chat'ta geçen kıytırık yazıları herkes okuyor! Kardenizli kaymakamın okumayı zorunlu kılması ders kitabı dışında kitaba el sürmemiş memurun doğru dürst Türkçe yazamamasıdır. Okumak bir ihtyaçtır. Rus romanı Suç ve Cezanın o kadar reklamı yapılmıştı ki, okumadığım için kendimde boşluk hissediyordum. Okuduktan sonra şu kadar abartılan romanı okumadığım için yaptığım hayıflanmaya acıdım.Beni sarmadı. Savaş ve Barış da öyle.Onların yerine Necib Fazıl'ın bir kaç şiirini ezberleseydim daha iyiydi
KİTAP DÜŞMANLIĞI OLMASIN AMA!
Yazar bülent sayın açık 2013-01-13 15:34:48
Hocam Prof Osman Ersoy, "zararlı kitap yok, okuyucusunu bulmamış kitap var" derdi. Söylediğinde o söze bir yorum getirememiştim.Ancak şimdi onun görüşüne karşıyım. O kadar kıytırık kitap var ki her biri zaman katili,okunmasa daha iyi olur. Hiç bir şey katmaz insana bakın bazı kitaplar olur saman alevi gibi bastseller de yerini alır sonra unutulur gider. Çünkü ihtyaç değildir.
Yazar girisim açık 2013-01-14 13:07:46
Müspet ilim derken, söylediklerimin bu tabir ilme karşı olduÄŸunu düşünmüyorum. Vahiy ya da ilham beklemek, hiçbir çaba sarf etmeden yatıp beklemek anlamına gelmiyor. Zaten insan merak ettiÄŸi konularda yatıp bekleyecek tabiatta bir varlık deÄŸildir.  
Gerçek bilgi sahibi tüm insanlar ancak Allah’ın izniyle O’nun ilminden kavrayabilirler. Bunu bizzat yaÅŸamışlığımdan böyle kesin konuÅŸuyorum. Okulda öğretmeye çalıştıkları ÅŸeyleri iyi öğrendiÄŸimi düşünüyorum Derslerimde baÅŸarılıydım. Fakat bunlardan bütüncül bir dünya görüşü elde edemedim. Somut bir örnek belki konuyu açıklığa kavuÅŸturur: Ä°lgi alanım olarak siyasette anlayamadığım çok konu vardı. Partilerin sürekli birbiriyle didiÅŸmeleri, Atatürk’ün tek lider olduÄŸu halde kendi karşısında bir parti kurdurmak istemesi, demokrasinin uygulanabilirliÄŸi gibi… Bunlarla ilgili sayısız kitap okudum ve çok sayıda kiÅŸiyle konuÅŸup anlamaya çalıştım. Ne yaptıysam fayda etmedi. Pes edip ‘ Allah’ım bu iÅŸin iç yüzünü bana öğret’ diye dua ettim. Gerçekten çaresiz kalmıştım. Ve içten bir duaydı. Fakat bu duayı daha sonra unuttum. Yani dua ettim, ÅŸimdi her ÅŸey açıklığa kavuÅŸacak diye bir beklentim olmamıştı. Bir süre sonra olaylar teker teker zihnimde aydınlanmaya baÅŸladı. AraÅŸtırma ÅŸeklim deÄŸiÅŸmemiÅŸti. Fakat önümdeki bilgileri farklı okuyabiliyordum. Herkesin anladığından daha farklı anlamı oluyordu geliÅŸen hadiselerin. Siyasi geliÅŸmeleri doÄŸru olarak irdeleyebilir hale gelmiÅŸtim. Bunu, öngörülerimin doÄŸru çıkmasından teyit edebiliyordum. Demek istemem o ki, ne kadar çaba sarf ederseniz edin, bu çabanızın baÅŸarısı Allah’ın iznine tabiidir. 
Kendisine ilim verilen her kiÅŸi rabbini çok iyi bilir. Fahri beyin sözü bu anlamda önem taşıyor. Kendine ilim verilene de çok önemli bir ÅŸey verilmiÅŸtir diyor Kuran. 
Bülent sayın dediÄŸi gibi, kötü kitap niçin olmasın? Kötü insan oluyor, kötü düşünce oluyor da niçin kötü kitap olmuyor? Ä°yi insan iyi, kötü insan da kötü kitap yazar. Bu kadar basit bir mantık hatası niçin gözlerden gizleniyor? Kitap niçin adeta kutsallaÅŸtırılıyor? Benim kanaatim modern kültürü aktarmak içindir. Ä°nsanların gerçek ilme uÄŸraÅŸmalarını engellemek içindir. Ä°lim üretilen bir deÄŸer deÄŸil, tüketilen bir nesne olsun diyedir.BaÅŸka izah tarzı varsa dinlemeye hazırım. 
Raci D.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 17-01-2013 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111900368 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net