09-05-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Sayın CumhurbaÅŸkanının Amerikadaki Türk Bilim Ä°nsanları ile Yaptığı Görüşme...
Sayın Cumhurbaşkanının Amerikadaki Türk Bilim İnsanları ile Yaptığı Görüşme... PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 0
KötüÇok iyi 
Yazar Prof. Dr. Ä°brahim OrtaÅŸ,   
06-11-2010
YÖK’ün KuruluÅŸ Yıl Dönümü ve CumhurbaÅŸkanı Sayın Abdullah Gül’ün Amerika’daki Türk Bilim Ä°nsanları ile Yaptığı GörüÅŸme ve Bu GörüÅŸmenin DoÄŸurduÄŸu Beklentiler....
                                                   Prof. Dr. Ä°brahim OrtaÅŸ, Çukurova Üniversitesi

Türkiye Bilime Önem Vermek Ä°stediÄŸini Gösterecek mi?
CumhurbaÅŸkanı Sayın Abdullah Gül, bu yılki BirleÅŸmiÅŸ Milletler toplantısına katılması nedeniyle Eylül ayının son günlerinde Amerika BirleÅŸik Devletleri’ndeydi.
Bu baÄŸlamda Sayın CumhurbaÅŸkanının gezisine katılan refakatçi köÅŸe yazarlarından öÄŸrendiÄŸimiz kadarıyla New York’taki Columbia Üniversitesi’nde verdiÄŸi konferanstan ayrı olarak,  Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin Harvard, MIT, Yale gibi en iyi üniversitelerinin bulunduÄŸu Boston kentindeki 
Türk bilim insanları ile buluÅŸmuÅŸtur. BildiÄŸim kadarı ile uzun zamandır ilk kez CumhurbaÅŸkanı düzeyinde yurtdışında Nobel ödülü alacak konuma gelmiÅŸ bilim insanları ile görüÅŸülmektedir. Bu buluÅŸmayı birkaç bakımdan önemsedim. Birincisi, böyle bir toplantının CumhurbaÅŸkanının programı içine alınması. Bu tarzda bir toplantı ülkemiz devlet görevlilerinin bilime önem vermek istediklerinin bir göstergesidir. Ä°kincisi, Türkiye’de eÄŸitim almış ve kendisini geliÅŸtirmiÅŸ ancak yurtdışında bilimsel çalışmalarını sürdüren bilim insanlarına sahip çıkıldığını ve onları unutmadığımızı göstermesidir. Üçüncüsü de, bu toplantının çok sayıda bilim insanımızın ve öÄŸrencimizin bilimsel çalışma ortamı olarak geliÅŸmiÅŸ ülkeleri seçiyor olması ve onların buradan ülkemiz bilimine arzu edilir ölçüde yarımcı olamamalarının nedenlerine yönelik konuÅŸma ve sohbetlerin yapılabilmesi için bir ortam yaratmış olmasıdır.
Bu mesajları toplantıya katılan Türkiye Büyükelçisi Namık Tan’ın söylediÄŸi “Türkiye’yi asıl siz temsil ediyorsunuz, biz de sizin hizmetinizdeyiz” cümlesinden çıkarabiliriz. Yine öÄŸrendiÄŸimize göre Türkiye’nin Boston da bir konsolosluk açtığı ve BaÅŸkonsolos olarak Murat Lütem’in atandığı ve konsolosun önemli görevlerinden birinin de ABD’nin önemli üniversitelerinin bulunduÄŸu bu bilim-eÄŸitim merkezlerindeki Türk bilim insanlarıyla ilgilenmek olduÄŸunun ifade edilmesidir.
Yurtdışında Tahmin Edilenden Daha Çok YetiÅŸmiÅŸ Ä°nsanımız Var
Yalnızca Boston da deÄŸil, Amerika genelinde gerçekten çok sayıda deÄŸerli Türk bilim insanının üniversite ve özel sektörde olduÄŸunu, Amerika’daki deÄŸiÅŸik üniversitelerde bulunduÄŸum dönemlerde gözlemledim. Åžu anda araÅŸtırmacı ve misafir profesör olarak bulunduÄŸum Ohio State Üniversitesi’nde çok baÅŸarılı bilim insanları ile tanıştım. Tarım, Temel bilimler, Mühendislik (Kimya, Nükleer, Elektrik Elektronik, Makine), DiÅŸ HekimliÄŸi bölümlerinde olan her biri kendi alanında çok çok baÅŸarılı hocalarımızı tanıyınca insan gururlanıyor. Tabii birde çoÄŸunluÄŸu ODTÜ, BoÄŸaziçi Üniversitesi mezunu olan ve Amerika’da Yüksek Lisans ve doktora yapmış veya Amerika’da iÅŸ olanağı bulmuÅŸ çok sayıda nitelikli insanlar bulunmaktadır. Ä°yi eÄŸitim almış ancak bir ÅŸekilde ülkemizden kopup, buralarda yaÅŸayan insanların her birinin ülkemizin eksik veya iÅŸletilemeyen üniversiteleri ile ilgili olumsuz bir anlatımları vardır. Yine de gönlüm ülkemizin kaynaklarıyla yetiÅŸen ve dünyanın en iyi üniversitelerine girebilme yeteneÄŸi olan baÅŸarılı insanlarımızı, ülkemize çekebilecek mekanizmaların bulunmasından yana. Bu arkadaÅŸlar ile karşılaÅŸtığımda hep içimden geçen ÅŸey, “ keÅŸke bu insanlar yurtdışında deÄŸil de ülkemizdeki üniversitelerde veya iÅŸ sektöründe olsalar” demek oluyor. Belki ülkemiz bu insanlarla beraber, su anki durumundan daha ileride olurdu.
Üç Konu (ÖÄŸrenci, Bilim insanı ve Üst Yönetici Belirleme Åžekli ) Önemli
ÖÄŸrenci, ÖÄŸretim Üyesi ve Üst Yönetici Belirlemede Ä°lke ve Liyakat GeliÅŸmiÅŸ Üniversitelerin En önemli ÖzelliÄŸidir
Avrupa ve Amerika’da ve diÄŸer geliÅŸmiÅŸ ülkelerde üniversiteler ile ilgili edindiÄŸim izlenim baÅŸarılı ve uluslar arası alanda saygın üniversitelerin en önemli üç özelliÄŸi, iyi öÄŸrenci alabilmesi, öÄŸretim üyesini alırken ölçüt ve liyakate bakması ve en önemlisi de, yöneticilerinin göreve getirilirken liyakat ve bilimsel geçmiÅŸlerinin ön planda tutulmasıdır. Genel bir ilke olarak bir kurumun ayakta kalması ve sürdürülebilirliÄŸini geliÅŸtirerek ileriye taşıması, en büyüÄŸünden en küçüÄŸüne kadar orada çalışanların baÅŸarı ve yeteneÄŸine baÄŸlıdır. EÄŸer kurumlar bünyelerine sürekli yetenekli ve çalışkan insanlar katmıyorlarsa veya yöneticileri yaratıcı ve yetenekli deÄŸilse, bu kurumlar batmaya mahkûm olacaktır.
1)      Üniversitelerin iyi öÄŸrenciyi seçmemesi veya sıralamaya dayalı yerleÅŸtirmenin üniversitelerin tercihleri dışında geliÅŸmesi çoÄŸu zaman üniversitelerin istenilen kalitede öÄŸrenci almasını engellemektedir. Ä°yi öÄŸrenci almayan üniversitede dinamizm ve üniversitelik ortamı yaratılamaz.
2)      Ülkemiz üniversitelerinin en ciddi sorunlarından birisi, öÄŸretim üyesi alınırken ilke ve bilimsel liyakatten çok kiÅŸisel tercihler, tarafgirlikler ve diÄŸer nepotist yaklaşımların daha on planda tutuluyor olmasıdır. Hele son yıllarda ülkemiz üniversitelerinde yapılan üst yönetim seçimleri, yeni açılan üniversiteler nedeniyle adata dağıtılan akademik kadrolar ve hiçbir ilkesi ve gereÄŸi olmadan düzenlenen akademik kadro ilanları üniversitelerimizin omurgasını kırmış ve kalitesini iyice düÅŸürmüÅŸtür. Ohio State Üniversitesinde bir akademik bölüme alınacak öÄŸretim üyesi (yarımcı doçent, doçent, profesör) için uygulanan yöntemi ve baÅŸvuranlarda aranılan koÅŸulları görünce Amerikan Üniversitelerinin baÅŸarısının sırlarından birinin akademik ölçüt ve liyakate verilen önem olduÄŸunu bir kez daha anlamış oldum. 
3)      Üçüncü önemli konu maalesef üniversitelerimizde adı seçim olan ancak YÖK ve CumhurbaÅŸkanlığı makamı düzeyinde en yüksek oyu alan adayların sıralamalarının deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸraması üniversitelerde ciddi yönetim zafiyetlerine neden olmuÅŸtur.
Hele iÅŸin içine bir de siyasetin karışıyor olduÄŸu izleniminin verilmesi iÅŸi iyice güvensizliÄŸe ve verimsizliÄŸe itmektedir. Seçim önemli, ancak seçimin nitelikli olması gerekir. Mevcut hali ile mahalli idare seçimlerini hiç aratmayan üniversite seçimlerinin anabilim dalından rektör seçimine kadar mutlaka bilimsel liyakat ve ilkelere baÄŸlanması artık kaçınılmaz olmuÅŸtur. Aksi takdirde üniversiteler zarar görmektedir.
Hiçbir niteliÄŸin aranmadığı seçimler üniversitelerde bilimsel verimliliÄŸi ve kaliteyi artırmamıştır. Tam tersine uzun sürede izleri kalacak zararlar vermiÅŸtir.
Üniversite seçimleri en azından niteliÄŸe ve ilkelere baÄŸlı olarak yapılmalı ve seçilen aday da doÄŸrudan atanmalıdır. Bir baÅŸka kurumu ve makama yeniden adayın durumu deÄŸerlendirilmek üzere gönderilmemelidir. Sonuçlar YÖK, Milli EÄŸitim Bakanı ve CumhurbaÅŸkanı makamı tarafından ancak onaylanabilir. Yoksa ileride istenmeyen süreçlerin yaÅŸanmasına neden olacaktır. Nihayetinde bugün üniversitelerde her düzeydeki yönetim organlarında arzu edilmeyen bir çok sorun yaÅŸanmaktadır.
Dünyadaki uygulamalar, her üniversitenin yönetim ilkeleri olduÄŸu, her önüne gelenin yönetici yapılmadığı, aday kriterlerini belirlerken kılı kırk yaracak ÅŸekilde titiz davranıldığını daha önceki yazılarımda epey bahsetmiÅŸtim.. Yöneticilerin ve akademik kadroların acık ilanla dünyanın her ülkesinden baÅŸvuruların yapılmasına olanak veren ve kiÅŸisel baÅŸarı dosyaları kadar bilgi, birikim ve yeni katacakları enerjileri dikkate alınmaktadır. Akademik alt birimlerde seçimlerin niteliÄŸe baÄŸlı olduÄŸu, genelde en iyi insanlarını enstitü baÅŸlarına getirdikleri görülmektedir.
Abbas Güçlü 30 Ekim 2010 Milliyet gazetesindeki köÅŸesinde “Hiçbir yönetim tecrübesi olmayan, bilimsel yeterliliÄŸi vasatın da altında olan isimlerin seçim kazanması, o üniversiteyi en iyi ÅŸekilde yöneteceÄŸi anlamına gelmez” ifadesini kullanıyor. 
Umarım Amerikan üniversitelerinin baÅŸarısının nedenleri arasında önemli yer tutan bu konuları Amerika’daki bilim insanı meslektaÅŸlarımız görüÅŸmeleri sırasında CumhurbaÅŸkanımıza iletmiÅŸlerdir.
Devlet Yurtdışındaki Bilim Ä°nsanlarına Bundan Sonra Sahip Çıkacak mı?
Toplantıda CumhurbaÅŸkanı “Türkiye’nin yıllardır ihmal ettiÄŸi yurtdışındaki bilim insanlarına artık daha çok ilgi göstereceÄŸini” belirtmiÅŸ. Toplantıya ismini basından duyduÄŸumuz ve zaman zaman en çok makale üreten ve atıf alan bilimcilerimizden Harvard Üniversitesi Genetik Bilimler Bölümü BaÅŸkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışligil, MIT Ekonomi Bölümünden Prof. Dr. Daron AcemoÄŸlu, George Washington Üniversitesi Ä°dari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tarımcılar bulunmuÅŸlar. Toplantıdan yansıyan bilgiye göre, Nobel alma düzeyine gelmiÅŸ bilim adamlarına yaptığı konuÅŸmasında CumhurbaÅŸkanı "Siz bu konuda yapacağınızı yaptınız, kulvara girdiniz, ÅŸimdi sıra, üstüne düÅŸenleri yapması gereken devlette" ifadesini kullanmış. Tabii Amerikan Devleti mi yoksa Türkiye Cumhuriyeti devleti mi üzerine düÅŸeni yapacak. Ülkemizin gurur duyması gereken konu bilimsel rekabetin yüksek olduÄŸu bir ortamda kendilerini kanıtlamaları ve bulundukları birimlerde yönetici konumuna kadar gelmiÅŸ bilim insanlarını çıkarabiliyor olmasıdır. GörebildiÄŸim kadarı ile yabancı bilim insanları burada gerçekten Amerikalı meslektaÅŸlarından daha çok çalışkan ve üretken.
Bilim Dünyasına Biraz Daha Ä°lgi Gösterilmeli
Her biri kendi alanında baÅŸarılı bu kiÅŸiler genelde bulundukları kürsülerin veya birimlerin yöneticisidirler. Ä°leride Ohio State Üniversitesi ile ilgili gözlem ve derlediÄŸim bilgileri yazacağım. Amerika’da bilimin bu denli ilerlemesinin en önemli özelliÄŸi, hangi din, dil, topluluk veya görüÅŸten olmanızın fark etmemesi, yalnızca baÅŸarılı olup olmadığınıza ve yenilik getirip getirmediÄŸinize bakılmasıdır. Benim birlikte çalıştığım Hint asıllı Prof. Dr. Lal. Nobel ödülüne layık görülen MB iklim komitesi üyesi olan Dr. Lal yabancı diye küçümsenmiyor. BaÅŸarılı olduÄŸu için bölümü, fakültesi ve Rektörü tarafından el üstünde tutuluyor. Aynı anda çok sayıda projede çok sayıda öÄŸrenciyi ve doktora ötesi araÅŸtırma elemanı çalıştırıyor ve aynı oranda da bilimsel bilgi üretiyor. Amerikalıların bölümde kendilerine gösterdiÄŸi saygıyı görünce, ülkemizde yaÅŸadığımız bir eksiÄŸi daha iyi anladım. Amerika’nın bu açık bilim politikası Türkiye’den gelen çok sayıda baÅŸarılı yetenekli insanın buralarda kendisini gerçekleÅŸtirme ÅŸansı bulmasına neden olsa gerek diye düÅŸünüyorum.
Kendi kendime acaba bu insanlar ülkemizde olsa bu denli deÄŸer görürler mi? Eminim ki bu kiÅŸiler ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar ülkemizde bu denli kendilerini gerçekleÅŸtirecek ortam bulamayacaklardır. Türkiye’nin yurtdışındaki bu bilim temsilcileri ile konuÅŸtuÄŸunuzda çoÄŸunun öncelikle Türkiye’de çalışmak istedikleri ancak birimlere bir türlü yerleÅŸmeyen çalışma disiplininin olmayışı, bilimsel liyakatin çok oy hesabına dayalı küçük nepotist yöneticilik yaklaşımları ve bilimsel isteklendirme yerine daha çok baskılamayı öne çıkaran YÖK sisteminin oluÅŸturduÄŸu üniversite yönetimleri baÅŸarılı kiÅŸilerin motivasyonunu frenlemektedir. Ayrıca bir türlü yaratılamayan üniversitelilik iklimi ve ortamının sunamadığı ifade özgürlüÄŸü sorunu yetenekli kiÅŸileri ülkemiz dışına yönlendirmekte veya küstürmektedir.
Yurtdışındaki Bilim İnsanları İle Organik Bağ Kurulmalı
Ülkemizin yetiÅŸtirdiÄŸi ve dışarıda çok baÅŸarılı çalışma yapan bilim insanlarından ülkemizin yararlanması için bir ÅŸeylerin yapılması gerekir. Yaz okullarının açılarak, yurtdışındaki bilim insanlarının en azından yazları ülkemize davet edilmeleri, seminer vermeleri, ortak projelere uzman olarak dâhil edilmeleri ve Lisansüstü öÄŸrencilere jüri üyesi olarak katılmaları saÄŸlanabilinir.  Böylece beyin göçü “beyin dolaşımına” dönüÅŸmüÅŸ olur. Birçok ülke sanırım bu tür etkinlikleri yapıyor. Son yıllarda çok sayıda Çinli ve Hintlinin ülkeleri ile daha sıkı iliÅŸki içinde oldukları hatta ülkelerinin aldığı bazı önlemler ile daha sıkı iliÅŸki geliÅŸtirmekte olduklarını biliyoruz.
Bu baÄŸlamda ülkemizin kendi bilim insanlarına yurtiçinde ve yurtdışında da olsalar sahip çıkması ve onların bilgi ve deneyimlerinden yararlanılması için önemli adımlar atılması gerektiÄŸi düÅŸüncesindeyim. Amerika’da görevli ve enerji konusunda çalışan bir Türk bilim insanı hocamızın enerji santraller konusunda yakin zamanlarda Türkiye'de yaptığı çalışma gezileri sonrası anlattıkları bir örnek olarak alınırsa, Türkiye’de devlet kurumlarında görev yapan bazı idarecilerin yurt dışındaki bilim insanlarının deneyim ve bilgilerinden çok ta yararlanmak niyetinde olmadıkları söylenebilir.
Bilim Ortamı ve Atmosferi Yaratılması Kaçınılmaz
Umarım Sayın CumhurbaÅŸkanı aynı zamanda eski bir akademisyen olması sıfatıyla edindiÄŸi izlenimleri ülkemizdeki ilgililere aktaracaktır. Bu baÄŸlamda Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın bilim insanları ile bir araya gelmesini önemsedim.  Bilimcilerimizin Sayın CumhurbaÅŸkanı’na içinde bulundukları çalışma ortamının Türkiye’de saÄŸlanması konusunda öneri götürüp götürmediklerini bilemiyoruz. Türkiye’nin de önünün açılması için mutlaka üniversitelerin ve bilimin önünün açılması gerektiÄŸi konusunda bir talepleri olup olmadığını da merak ediyorum. Ayrıca, Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde YÖK diye bir kurumun olmadığını, üniversitelerin mütevelli heyeti tarafında yönetiliyor olsa da bizim üniversitelerimiz ile kıyaslandığında daha bağımsız olduÄŸunu, Amerikan üniversitelerinde bilim adamı seçiminin liyakate baÄŸlı olduÄŸunu, Üniversitelerin kaynak sorunu yaÅŸamadığını veya proje bulma kaynaklarının çeÅŸitliliÄŸi, sanayi üniversite iÅŸ birlikteliliklerini anlatıp anlatmadıklarını da bilemiyorum.
Batı üniversitelerinde ek-ders gibi bir iÅŸlemin olmadığı ayrıca öÄŸretim üyelerinin maaÅŸları bilim alanlarına ve ölçülebilir baÅŸarı ölçütlerine göre deÄŸiÅŸtiÄŸini de sanırım Sayın CumhurbaÅŸkanına anlatılmıştır.
YÖK’ün KuruluÅŸ Yıl Dönümünde Yeninden Üniversite Reformunu KonuÅŸmak
Beklentim, üniversitelerimizin dünya ölçeÄŸinde bir konuma gelmesi için yeni bir yapılanmaya gitmesidir. Artık YÖK’ün ülkemiz yüksek öÄŸretiminin sorunlarını çözmede yetersiz kaldığı ve deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸi her düzeyde yüksek sesle dillendiriliyor. Türkiye gibi büyük bir potansiyeli olan ülkenin, geleceÄŸinin bilimde ileri bir düzeye ulaÅŸmaktan geçtiÄŸini kabul ederek, özerk üniversite yönetimine geçip bilim ortamının geniÅŸletilmesini saÄŸlaması gerekmektedir. Üniversite yönetimlerinin ve iÅŸleyiÅŸ mekanizmaları artık bilimsel liyakate dayalı hale getirilmelidir.
On yıl önce “Türkiye Üniversitelerinin Sorunları” konusunda yazdığım bir yazı dizisinde iÅŸlediÄŸim konuların aynen devam ettiÄŸi görülüyor. Türk üniversiteleri niceliksel olarak büyümüÅŸ gözüküyor, ancak aynı ÅŸeyi kalite ve nitelik olarak söyleyebilir miyiz?
Yeni Bir Üniversite Yasası Kaçınılmaz OlmuÅŸtur
Bu baÄŸlamda CumhurbaÅŸkanın Amerika’daki Türk bilim insanları ile yaptığı toplantı ve oluÅŸan olumlu havanın ülkemizdeki yansımasının ise kurulduÄŸu günden bu yana sürekli eleÅŸtiri konusu olan YÖK’ün yerine yeni bir üniversite yasasının yapılanması beklentisini doÄŸurmaktadır. Umarım bu toplantı bu baÄŸlamda yaralı olmuÅŸtur.
YÖK’ün kuruluÅŸ yıl dönümünde artık devletin ve üniversitelerin konuyu açık ve ön yargılardan uzak olarak tartışması ve ülkemizi geleceÄŸe taşıyacak bir yapıya geçmesi gerekir. Hükümet ve muhalefetin artık bu konuda anlaÅŸması ve yeni bir üniversite reformunu hayata geçirme zamanı gelmiÅŸ ve geçmiÅŸtir. Türkiye'nin geleceÄŸi eÄŸitim ve üniversitelerinin yetiÅŸtireceÄŸi insan potansiyeline baÄŸlıdır. Türkiye siyaset üstü bir anlayışla yeni bir üniversite yasasını benimseyip özerk üniversite ortamı saÄŸlayabilirse önümüzdeki on yıllarda dünyada kendinse bir yer edine bilir. Aksi takdirde hep yaÅŸadığımız sorunlar ile uÄŸraşır dururuz.
30 Ekim 2010, Cumartesi, Columbus OHIO ABD

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 06-11-2010 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
112145045 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net