Gülay GÖKTÜRK-Bugün, 04 Haziran 2010 Cuma
Gemi baskınının üstünden iki gün geçmeden, basının bir kesiminde eleÅŸtiri oklarının Mavi Marmara Gemisi'ndeki aktivistlere ve onlara "dur" demeyen hükümete yöneldiÄŸini görüyoruz.

Ä°srail'in açık uyarılarına raÄŸmen, ablukayı kırmaya kalkmak bela çıkarmak deÄŸilse neymiÅŸ! VatandaÅŸlarının can güvenliÄŸini korumakla mükellef hükümet de onları oraya "korumasız" ÅŸekilde gönderdiÄŸi için ölümlerden sorumluymuÅŸ. Ayrıca, o gemide kadınların, çocukların ne iÅŸi varmış?

Bu deÄŸerlendirmelerde AK Parti'ye saldırmak için her olaydan medet uman müzmin muhalif tavrın payı var elbette. Bu iÅŸin siyasi tarafı ama aynı zamanda en önemsiz tarafı. Suçlamaların ardında yatan asıl önemli faktör bizim Beyaz Türkler'in Mavi Marmara Eylemi'ne karşı duydukları ama dobraca ortaya koyamadıkları derin antipati...

Evet... "Ä°lerici" ve "laik" kamuoyumuzun Taksim'den yükselen her "Allahüekber" feryadıyla birlikte tüylerinin diken diken olduÄŸunu; televizyonlarında yurda getirilen yaralıların görüntülerini izlerken, her çember sakallı yaralı görüntüsüyle birlikte yüzlerinin ekÅŸidiÄŸini, bu eylemde Müslüman duyarlılığını hatırlatan her ÅŸey karşısında derin bir antipati duygusuyla sarsıldıklarını adım gibi biliyorum. Onlar bu tablodan nefret ediyor; uluslararası basında böyle bir resmin çıkması, Türkiye'nin böyle bir tablo içinde yer alması karşısında paniÄŸe kapılıyor ve bu panik içinde, eyleme ne kulp takacaklarını bilemiyor, resmen saçmalıyorlar.
Ama çok basit bir ÅŸeyi düÅŸünmüyorlar:

EÄŸer ortaya çıkan "Ä°slami" tablodan rahatsızsanız neden bu tabloyu deÄŸiÅŸtirmiyorsunuz? Neden o gemide yoksunuz? Neden Taksim'e çıkmadınız? Neden Gazze'de iÅŸlenen insanlık suçunu protesto edenlere, göÄŸsünü siper ederek ablukayı kırmaya çalışanlara katılmadınız?
Neden aynı ÅŸeyi Sırp katliamı sırasında yapmadınız? Sarajevo top atışları altında inlerken, yüz binlerce Müslüman katledilirken oraya koÅŸanların arasına katılmadınız?

Neden Filistinliler'i on yıllardır haydut bir devletle baÅŸ baÅŸa, yapayalnız ve çaresiz bıraktınız?
EÄŸer gemideki 800 yolcunun büyük çoÄŸunluÄŸu dindar insanlarsa ve bu katılımcı profili, eyleme doÄŸal olarak dini bir renk veriyorsa, bu onların kabahati mi yoksa orada olmayan sizin kabahatiniz mi?

Zulüm altındaki Filistinliler için ÅŸu anda sadece dindar insanlar gözyaşı döküyor, sadece onlar bir ÅŸeyler yapmaya çalışıyor. Ama bu onların tercihi deÄŸil. Onlar yıllardır uluslararası bir ittifak cephesi oluÅŸturmaya çalışıyor. Onları yalnız bırakan sizlersiniz; "bu Müslümanlar'ın meselesi" diye kenara çekilen, onları kendi başına bırakan sizsiniz. Sonra da ortaya çıkan "manzarayı" beÄŸenmiyor; bütün dünyanın vicdanlı insanlarının takdir ettiÄŸi, belki de Gazze'nin ablukadan kurtulmasıyla sonuçlanacak kahramanca bir eyleme riyakârca kulp takmaya çalışıyorsunuz.

Açıkça söylüyorum; ben de sizin oluÅŸturduÄŸunuz bu manzaradan utanıyorum.
Bir ülkenin "en bilinçli", "en çaÄŸdaÅŸ" unsurları olduÄŸunu düÅŸünen ve her lafın başında "insanlık"tan bahsedenlerin, Müslümanlık'tan bu kadar nefret etmesini, OrtadoÄŸu'nun bir parçası olmaktan bu kadar utanmasını, Müslümanlar'la bir arada görünmekten bu kadar korkmasını, dindarların bulaÅŸtığı her ÅŸeyin, her eylemin, her hak mücadelesinin mundarlaÅŸtığını düÅŸünmesini vahim bir psikolojik sakatlanma olarak görüyorum.

X x x
Bugünlerde bazı arkadaÅŸlar "Ä°nsani" olanla "Ä°slami" olanın ayrışması gerektiÄŸini düÅŸünüyor; insani olana evet, Ä°slami olana hayır demeye getiriyorlar. Bu cümlenin ardında Ä°slami olanın insani olanla çeliÅŸtiÄŸi düÅŸüncesi yatar. Oysa vicdanın kökünde bütün kültürlerde (çoÄŸunlukla) inanç vardır. Ve onlar bunu bilirler.

Peki o zaman, vicdanın kaynağından Ä°slam'ı neden kazımaya çalışıyorlar? Çünkü onların gözünde insani vicdanın kaynağında yalnızca Batı vardır. Bütün insani deÄŸerlerin, Batı uygarlığından doÄŸduÄŸu saplantısından kendilerini arındıramazlar. Ä°nsanlık vicdanının bütün dinlerin, bütün inanç sistemlerinin ortak toprağından kaynaklandığını düÅŸünmek onların kabul edemediÄŸi bir ÅŸeydir. Ä°nsani olanla Ä°slami olan onların gözünden iki ayrı kutuptur. Ä°nsan eÅŸittir Batı takıntısından kendilerini kurtaramazlar. ÇoÄŸunluÄŸu Müslüman bir ülkede yaÅŸar ama o çoÄŸunluÄŸun insanlık deÄŸerlerinin kaynağında Ä°slami vicdanın da yattığını kabullenmeyi içlerine sindiremezler.

Bu o kadar ağır bir psikolojik baskıdır ki, Gazze'ye yardım eylemcileri bile, eylemlerini kabul edilebilir kılmak için her lafın başında "Bu insani bir yardımdır" vurgusu yapmak, adeta dini inançlarının özrünü dilemek zorunda hisseder, vicdanlarının kaynağını "masum" göstermek zorunda kalırlar. Yüzünün renginden utandırılıp saçlarını sarıya boyayan zenciler gibi...