03-05-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow DEĞİŞMEYEN GÃœNDEM ADALET OLGUSU
DEĞİŞMEYEN GÜNDEM ADALET OLGUSU PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Metin Önal MengüşoÄŸlu, Nida dergisi, AÄŸustos Eylül 09, 137. sayısından   
11-09-2009

DEĞİŞMEYEN GÜNDEM
ADALET OLGUSU                                                                                           

                     Metin Önal MengüÅŸoÄŸlu - Nida'dan

“ÖTESÄ°NÄ° SÖYLEMEYECEĞİM”
Hatırımda bir fıkra bir de tarihi hadise var; o da adeta fıkra gibi. Üzerinde düÅŸüneceÄŸim konuyla alakalı olduklarını sanıyorum. Muhtemelen okuyucularım söz konusu alakanın benden daha erken farkına varacaklardır. Malumdur ki Nasreddin Hoca bir gece sokak lambası altında bir ÅŸey
 arıyormuÅŸ. Oradan geçen adamın biri hocaya sormuÅŸ: “Ne arıyorsun? Bir ÅŸey mi kaybettin?” Hoca: “Evet. Evin anahtarını kaybettim.” demiÅŸ, Adam:”Evin anahtarını burada mı kaybettin?” diye sorunca Hoca:”Hayır. Kapının önünde kaybettim” demiÅŸ. Bunun üzerine adam:”KaybettiÄŸin yerde arasana Hoca!”deyince Hoca: “Görmüyor musun? Orası kapkaranlık ama burası aydınlık” diye cevap vermiÅŸ.

Uri Arlov (eÄŸer ismini yanlış okumuyorsam) isminde barışçı bir Ä°srailli gazeteci var. O anlatıyor. Diyor ki: “Çarlık Rusya’sında bir Yahudi gencini Osmanlı ile (Türklerle) savaÅŸmak üzere Ruslar askere almışlar. Askere gitmeden önce annesiyle vedalaşırken annesi bu gence sıkı sıkı tembih etmiÅŸ: “OÄŸlum çok dikkatli ol. SavaÅŸa gittiÄŸin zaman önce bir Türk öldür sonra biraz dinlen. Sonra bir Türk daha öldür ve yine dinlen. Yani çok fazla canını yorma.”  Bunun üzerine oÄŸlu annesine: “Ya Türk beni öldürürse?” diye sorunca annesi: “Niye oÄŸlum? Sen onlara ne yaptın ki?” diye cevap vermiÅŸ.

YaÅŸadığımız dünyada insanlara zulmedenler, geçmiÅŸteki gibi insanları zeytinyağı ile yaÄŸlanmış kazıklara oturtmuyorlar. Ä°ÅŸkence odalarında insanların etlerini çok fazla bükmüyorlar. Åžimdi bir ülkedeki insanlara zulmetmek istedikleri vakit, o ülkeye demokrasi, insan hakları, adalet, özgürlük getirmek vaadiyle giriyorlar. Kibarca o ülkeyi iÅŸgal ediyorlar. Elbette uçaklar, savaÅŸ helikopterleri, uzun menzilli füzeler ile üç beÅŸ salvo yapıp muhtemel isyanların önünü alıyorlar. Bu arada füze ve bombalardan üçü beÅŸi Pazar yerlerine, hastanelere, yaÅŸlı yurtlarına düÅŸüyor ÅŸaÅŸkınlıkla. Bu kadarı da kendilerine demokrasi nimeti bila bedel sunulan toplum tarafından hoÅŸ görülmelidir. EÄŸer iÅŸgalci neferlerden birisini o ülke fedailerinden birisi kasten öldürür yahut yaralarsa “Biz size ne yaptık ki? Size özgürlük, adalet, demokrasi ve eÅŸitlik getirdik” diyorlar.  Bugünkü dünyamız tıpkı yukarıdaki fıkraların haline döndü. Zulüm günümüzde büyük bir deÄŸiÅŸim yaÅŸadı. Artık gittiÄŸi yere elektrikli sandalyeler, falakalar götürmüyor. Özgürlük, adalet, insan hakları götürüyor. Ama ne hikmetse gittiÄŸi ülkede önceleri günde bin tane çocuk zatürreeden ölürken on bin tane çocuk ölmeye baÅŸlıyor. Demek ki çaÄŸdaÅŸ özgürlükler böyle gerçekleÅŸiyor. Bu özgürlüÄŸün, adaletin içine kim hissettirmeden fitne karıştırıyorsa, insanların ölümü birden on misline çıkıyor. Modern dünya henüz bunun izahını yapamadı. Belki bir gün yapar.

Fransız sömürgesi olan Cezayir 1950’li yıllarda yeni yeni özgürlük mücadeleleri baÅŸlatıyordu. O tarihlerde Türkçe yazan ÅŸairin birisi bir ÅŸiir kaleme almıştı. Bense bu satırları kaleme alırken sanki yeni bir mecmua yayınlıyormuÅŸ heyecanı içerisindeyim. ÇaÄŸdaÅŸ zulümler, onların karşısında kendi konumum ve ısrarla okunmasını istediÄŸim bir ÅŸiir. Mecmuamda sürekli asık suratlı makaleler, insan zihnine çok yük getiren denemeler, aşırı bilimsel (!) sözler söylememeye; aksine bunu sanat, estetik, ahlak deÄŸerleriyle ortaklaÅŸa seyyar bir biçimde zihin ve kalplerimizde yaymaya çalışıyorum. Bu mecmuada bahsettiÄŸim biçimde yükü ağır denemelerin yanına onları biraz hafifleten, yine aynı menzile ve hedefe vuran ÅŸiirler, estetik deÄŸerler, ahlaki ilkeler ve fıkralar da katıyorum.

Ä°ÅŸte Cezayir bağımsızlık savaşında ÅŸair Sezai Karakoç’un çok genç yaÅŸlarda olduÄŸu bu dönemde kaleme aldığı “Ötesini SöylemeyeceÄŸim” isimli ÅŸiir böyle bir örnektir. Åžair, 12 yaşındaki bir kız çocuÄŸunun aÄŸzından “Ötesini SöylemeyeceÄŸim” diyor. Ä°ÅŸgalcilerle hayal dünyasında bir hesaplaÅŸmaya giriÅŸiyor. Ülkesine gelen ve hemen iktidarı eline alan, yerli unsurlardan hiç birisine benzemeyen bu ‘yabancı’ unsurun, bir an evvel def olup gitmesidir kızın dileÄŸi. Bu maksatla kendince kimi mücadele yöntemleri bulacaktır. Mesela iÅŸgalci subaylardan birisinin, karısından gizlediÄŸi sevgilisi olduÄŸu anlaşılan Matmazel’in üzerine, bir akrep atabilecektir. Akrepten nasıl sakınılacağını bilemeyen Matmazel, herhalde feryadı kopartıp ülkeyi terk edecektir. Bu yabancı unsur gelmekle yetinmiyor, beraberinde kendi hayat standardını, ÅŸapkalarını filan da getiriyor. Ä°ÅŸte ‘yerli’ unsurun buna tahammülü yoktur. Sorun sadece ÅŸapka da deÄŸildir. Giydikleri gömlekten yiyip içmelerine kadar her ÅŸeyleri ‘yabancı’dır onların. Birbirleriyle kurdukları mahrem münasebetler ise ayıplıdır. Öyle ki küçük kız yabancıların kendi aralarında nasıl yaÅŸadıklarına dair, istemeden tanık olduklarını anlatsa, annesi onun aÄŸzına biber sürecektir. Çünkü o kadar ayıp iÅŸler yapmaktadırlar bu yabancılar.

Evet, ülkesini iÅŸgal etmiÅŸ yabancılara dair, 10-12 yaÅŸlarındaki bir kız çocuÄŸunun gözünden, hayal/düÅŸ dünyasından aktarılmış bu acı ÅŸiir, eÄŸer okursanız muhtemelen sizin de kalbinize dokunacaktır. Türk 1923 devrimlerinin niteliÄŸi daha önceleri de söylenilip durulduÄŸu gibi “gardırop devrimciliÄŸi”dir. Ä°nsanların ruhuna, kalbine, düÅŸünce dünyasına giremeyeceÄŸini, müdahale edemeyeceÄŸini bilenler, 1923’te bir gardırop devrimciliÄŸi yaptılar. Ä°nsanların kılığını, kıyafetini deÄŸiÅŸtirdiler. BaÅŸka hiçbir ÅŸey yapamadılar. Ve o gardırop devrimciliÄŸi ısrarla gazeteler ve televizyonlar vasıtasıyla topluma dayatılmaktadır. Toplumun son seksen küsur yıllık ömrüne damgasını vuran bu baskıcı zihniyet, her gün bir biçimde salvolarını, hücumlarını çocuk, yaÅŸlı, inançlı, inançsız demeden halkın üzerine salmaktadır. Böylece tahakkümünü sürdürmek üzere ana gündemi oluÅŸturmaktadır. Bu gündemden çıkmak çok kolay deÄŸil. Çünkü herkes aynı sokaklarda yaÅŸamaktadır. Üstelik toplumdaki her kesim bir diÄŸerinin kadim akrabasıdır. Herkes herkesin bizimkileridir. Kimsenin tohumları dışarıdan atılmış da deÄŸildir. Sonuçta hısımlar, akrabalar, yakınlar, edindikleri sosyal, siyasal kimlik ve farklı inançlarıyla birbirlerinden uzaklaÅŸmışlardır. Bazen fikir ayrılığından ötürü akrabanın akrabaya ettiÄŸini iÅŸgal güçleri bile reva görmemiÅŸtir. Ä°ÅŸte asıl acı veren iÅŸgal de böyle bir ÅŸey olsa gerektir. Gündemi tayin yetki ve hürriyetini insanların elinden alarak onları aktüel gündeme mahkûm etmek korkunç bir zulüm olsa gerektir. 

Ä°ster yerli isterse yabancı olsun deÄŸil mi ki iÅŸgalcidir, onların tayin ettiÄŸi gündeme zorlanmak asla hukuk kavramıyla telif edilemez. Ä°nsanların elinden gündemlerini serbestçe tayin etme hakkını almak gayr-i hukukidir. Adil deÄŸildir. Kötülük, yanlışlık ve tehlike bütün bunları hukuk içindeymiÅŸ gibi göstermekte toplanmaktadır. Ne yapıp edip her ÅŸeyden evvel bu yabancılaÅŸmış zihniyetin, toplumu içine çekmeye çalıştığı gündemden zihin ve kalpleri sıyırmak, kurtarmak gereklidir. Her gün evden çıkarken veya evin içinde hayata yeniden baÅŸlarken, o gününüzün gündemini, düÄŸmesini tıklattığınız televizyondan size akan haberler veya gazetelerden aktarılan bilgiler mi belirliyor? Yahut sokaktan geçerken iÅŸittiÄŸiniz sese göre mi o günkü programınızı ayarlıyorsunuz? “Bugün dünden ziyade ne yapmalıyız? Dünküne benzemeyen bir gün yaÅŸamak için kendimize ne eklemeliyiz?” diye kendi gündemini kendisi tayin etmedikçe veya etmeye baÅŸlamadıkça, insanlar gündem köleliÄŸinden kurtulamazlar. Kurtulamadıkları müddetçe de o gardırop devrimciliÄŸi insan ruhunu, kalbini esir etmeye, kendisine uÅŸak kılmaya çalışacaktır.

ADALET VE EŞİTLİK
En büyük iÅŸgal zihin ve kalplerin iÅŸgalidir. Orada yalancı gündemler cirit atmamalıdır. Zulüm, adalet, kıst gibi kavramlar doÄŸru anlaşılmalıdır. Yoksa insan saadet dediÄŸimiz saÄŸlıklı yaÅŸama modeline, bir ömür hasret kaldığı gibi, ahrette de eriÅŸemez. “EÅŸitlik” diye bir kavram var. Çokça kullanılıyor. Bir takım hadis metinlerinin tercümelerine bile sokmaya çalışıyorlar. Kur’an’ı meallendirirken de bazı Arapça kelimeleri eÅŸitlik olarak TürkçeleÅŸtiriyorlar. Esasen hayatta eÅŸitlik diye bir durum yoktur. Özellikle de Allah’ın yaratışında, fıtratta, eÅŸyada, nesnelerde asla eÅŸitlik olgusuna rastlayamazsınız. Sözgelimi bir elma diktiniz. Ürün verdi. Topluyorsunuz. Neticede elma. Kökünü aynı biçimde beslediniz ve ürün verdi. Peki, elmaların hepsi birbirine eÅŸit mi? Gram, renk hatta bazen tat itibariyle eÅŸit mi? Veyahut bir terazi aldınız elinize. Bir tarafına bir kilo pirinç, diÄŸer tarafına da bir kilo bulgur koydunuz. Bu ikisi birbirine eÅŸit mi? Yani bulgurla pirinç birbirine eÅŸit mi? Denk ama eÅŸit deÄŸil. Çünkü biri bulgur diÄŸeri pirinç. Bir kardeÅŸimizin torunları olmuÅŸtu. Farklı yumurta ikizleri. Aynı annedendiler ama biri baÅŸka görüntüde ve karakterde diÄŸeri baÅŸkaydı. Ä°kizler genelde birbirine benzerler. Yine de birbirlerine tıpatıp eÅŸit olmuyorlar. Son 200-300 yıldır adalet (adl) kavramı sürekli eÅŸitlikle özdeÅŸ sanılmaktaydı. Birileri bunu mahsus yapıyor olabilir. Bence hayatın vasat akışını ve temiz fıtratı bozmaya yönelik bir çabadır bu. Altında evrensel bir fitne yatmaktadır kanaatimce. Mesela kadın erkeÄŸe eÅŸittir diyorlar. Kim gönülden inanıyor bu saçmalığa? Ne münasebet? Niye eÅŸit olsun? Kadın ve erkek birbirlerine eÅŸ olurlar ama eÅŸit oldukları görülmemiÅŸtir. Bu sebepten adalet kavramını Türkçede biraz da doÄŸru karşılayan denklik kelimesi üzerinde durulmalıdır.

Adaletin iki tipi, iki boyutu vardır kanaatimce. Birinde insanın basiretiyle idrak ettiÄŸi konular kapsam alanına girer. Bu daha ziyade hâkimlerin ve hekimlerin yaptığı, uyguladığı, uÄŸraÅŸtığı alandır. Yani hâkimler bir suçu operasyona tâbi tutarlarken, ÅŸahitlerini, hafifletici/ağırlaÅŸtırıcı sebeplerini, mevkiini, makamını,  zamanını, dönemini, kiÅŸilerin yapılarını, ağır/hafif tahrikleri hesaba katarak, inceleyerek (d)okurlar. Mümkün mertebe adalete en yakın hükmü verirler. Verilen hüküm, yargılayan hâkimin iz’anı, görüÅŸü, bakışı, basireti sonucu ortaya konan bir kanaattir. Adaletin ta kendisi olma ihtimalini de unutmadan söylersek, bu tip sonuçlar genellikle adalete en yakın olandır. Tam adalet bu yolla saÄŸlanmasa bile, mümkün mertebe hakkaniyete denk mi deÄŸil mi ona bakılır. Ama ortada asla eÅŸitlik diye bir ÅŸey yoktur. Söz konusu bile edilemez. Neyin eÅŸitliÄŸi konuÅŸulacaktır? Cezanın suça eÅŸitliÄŸi mi? Böyle bir ÅŸey mümkün deÄŸildir. EÅŸitlik mümkün deÄŸil lakin insan eliyle bu boyutta adalete en yakın olan hükmü arama çabası üzerinde konuÅŸulabilir.

Adaletin bir diÄŸer boyutu nedir? Elinize teraziyi alır, o aletle bir ÅŸeyler tartarsınız. Bu da bir tür denklem arama çabası deÄŸil midir? Ä°ÅŸte bu boyut da adalet kavramının içerisinde mütalaa edilir. Tabir caizse daha çok tanıklık edilen âlemde, duyularla kavrayarak iÅŸlenilen bir denkleÅŸtirme faaliyetinin adıdır bu. SaÄŸlıklı çalışan duyuların insan zihni ve kalbine çok fazla iÅŸ yüklemediÄŸi bir ölçme biçimidir.

Sonuç olarak adaleti bu açıklamalar düzleminde ikiye ayırmak mümkündür. Biri daha çok gaybî, tasavvurî bir adalet ortaya koyma çabasıdır. DiÄŸeri de ÅŸahitli, gözün gördüÄŸü, aletin ölçtüÄŸü bir adalet arama çabasıdır. Bir de misliyle karşılık verme biçiminde adalet söz konusudur ki buna kısas da diyebiliriz. ÖrneÄŸin bir alışveriÅŸe girmiÅŸsinizdir. Bu alışveriÅŸte birisi size “selamun aleykum” demiÅŸtir. Siz de “ve aleykum selam ve rahmetullah” dersiniz. EÄŸer sadece “ve aleykum selam” ÅŸeklinde karşılık vermiÅŸseniz “adil” davranmış olursunuz. “ve aleykum selam ve rahmetullah” diyerek mislinden biraz fazla ilave ederseniz ihsanda bulunmuÅŸ olursunuz. Ä°hsan, bir iyiliÄŸe mislinden fazla karşılık vermektir. Bu davranış modeli tersinden bakılarak, bir kötülüÄŸe de mislinden az karşılık vermeyi gerektirir.  Kur’an-ı Kerim adaletten çokça bahseder. Mesela “size saldırana misliyle karşılık verin” denilir Bakara suresi 194. ayette.  Size yapılan kötülüÄŸün karşılığı onun gibi bir kötülüktür (seyyie). Böylesi bir tutuma adalet denilebilir. Bu adalettir ama biraz evvel zikredildiÄŸi gibi ihsan, size yapılan bir iyiliÄŸe daha ziyadesiyle,  kötülüÄŸe ise eksilterek karşılık vermektir.

Kur’an’da karşılaÅŸtığımız “kıst” diye bir kavram vardır. Kıst kavramı kiÅŸinin münasebete girdiÄŸi kiÅŸiden, kendi verdiÄŸine denk faydalar elde etmesine deniliyor kabaca. Hani alışveriÅŸteki adaletten söz açmıştık. Burada olaya insafı katarak benzer bir ÅŸekilde, mümkün olan adaleti arar insanlar. Kıst’ta sizin haricinizdeki bir vukuatı çözme veyahut sizin dışınızdaki nesneleri ölçme, biçme, tartmadan ziyade, bizzat kendinizin de içinde bulunduÄŸu bir paylaşım söz konusudur. Siz olayın bizzat tarafısınızdır. ÖrneÄŸin 1 ton mercimeÄŸi bir arkadaşınızla paylaşırkenki ölçüde, bir kilo sana bir kilo bana derken, bu paylaşımda adaleti gözetmeye kıst denir. Dikkat edilirse dilimize “kısmet” diye girmiÅŸ bir kelime vardır. Kısmet, kıst’tan türemiÅŸ bir kelimedir. “Benim kısmetime bu düÅŸtü” derken, “benim hissem, payım bu, karşımdakinin hissesi de öbürüymüÅŸ” demek istiyordur insanlar. Mesela Yunus sûresi 4. Ayette “ iman edip salih amel iÅŸleyenlere hisseleri (kıst) verilir” derken Kur’an-ı Kerim bu kelimeyi kullanıyor.  Yani burada bizzat siz iman edip, salih amel iÅŸliyorsunuz. Allah da Kendi ikramından, rahmetinden sizin hissenize düÅŸen payı ölçülü bir biçimde hiç eksiltmeden veriyor. Elbette Rabbimiz Rahman ve Rahim olduÄŸu için ziyadesiyle verecektir. Tartıyı yani “kıst”ı yapın, terazide eksik göstermeyin demek ne demektir? Karşılıklı, yani içinde bizzat bulunduÄŸunuz (çünkü siz parayı, karşınızdaki de malı kazanacak) bir durumda ölçüye ve hisseye dikkat ve özen göstermek demektir. KiÅŸinin kendi hissesini almasından önce baÅŸkasının payını hakkıyla verme iÅŸidir bu. Hucurat suresi 9. ayette, “kıst ile davranın, Allah muksitîni sever” denilir. Yani herhangi bir olayda hisseleri paylaÅŸtırma iÅŸi size düÅŸmüÅŸse, iÅŸte orada adaletli olma çaÄŸrısıdır bir bakıma bu ayet-i kerime. Ä°nsan kendi kısmetini elbet gözetecektir, onun fıtratı, yaÅŸama arzusu ve hatta ödevi bunu gerektirir. Ancak ötekilerin de kısmetine tecavüz etmeden, asla ölçüyü kendi lehine kaçırmadan yerine getirecektir. Zaten kıstas, içinde sizin de bulunduÄŸunuz bir durumda terazilemek demektir. Mesela dilimize geçmiÅŸ taksim/taksimat kelimesi. Taksim ederken ölçülü hareket etmek. Kendine biraz daha fazla alma çabasına girmemek. Diyelim ki müÅŸteri ve siz varsınız. Ä°ÅŸte baÅŸka kimsenin olmadığı bir yerde Allah’ın sizi gördüÄŸünü ve bu ölçüp tartma iÅŸini kendi lehinize çevirmemenizin gereÄŸini anlatan bir inceliktir kıst hali. Tekrar ayete dönersek: “Kıst ile davranın. Allah muksıtîni sever.”

Yine kasem kelimesi buradan türemiÅŸtir. Kasemin Türkçe karşılığı yemindir. Yemin kelimesi hatırlanınca ortaya enteresan bir münasebet çıkmaktadır. Sormalıyız  insanlar nerede yemin ederler? Yeterli miktarda ÅŸahidin bulunmadığı, ÅŸahitli olmayan bir olayda yemin edilir. Zaten ÅŸahit varsa yemine gerek yoktur zira orada ÅŸahitler dinlenir, karar ona göre verilir. Yeminde ise insanlar yerine olaya Allah ÅŸahit kılınır. “Allah ÅŸahit ki ben bunu doÄŸru ölçtüm” gibi. Evet, kasemde ÅŸahit yoktur bu sebepten insanlar yemine davet edilirler. Yemin Allah’tan baÅŸkası adına yapılamaz. Allah’tan baÅŸkası adına yapılan yemin Müslümanların nazarında bir nevi ÅŸirktir. Çünkü en yüce ve kudretli olan, o iki kiÅŸiden baÅŸkasının olmadığı yerde her zaman bulunan yalnız Allah’tır. Ä°ki kiÅŸinin üçüncüsü yalnız Allah’tır. BaÅŸka birinin varlığını farz etmek ÅŸirktir. Falan zatların gaybı bildiÄŸini söylemek, falan falcının gelecekten haber verdiÄŸine inanmak, elbette Allah’ın kudretine ortak koÅŸmak anlamı taşır. Kasemle yani olur olmaz biçimde yemin ederek teminat vermek, ulu orta her hadisede Allah’ı ÅŸahit tutmak, mümin kullara yakışmaz. Bu gibi tutumlardan çokça sakınmalıdırlar. Üç kuruÅŸluk dünya malı için yalancı tanık durumuna düÅŸmemelidirler. Esasen imanın yapı taÅŸları saÄŸlam olmadığı vakit insanlar bu yöntemlere tevessül ediyorlar. Çok az ve geçici dünyalıklar uÄŸruna bazen insanlar yalan yere yemin ederek Allah’ı bile iÅŸin içerisine karıştırmaktan utanmıyorlar. Vay onların haline! Böylesi bir durumda insanın bütün tüyleri ayaÄŸa kalkmalı, isyan etmelidir kendisine.

Başından beri anlatmaya çalıştığımız ÅŸudur ki Allah, insanlara muhteÅŸem belaÄŸatı bulunan bir metni kılavuz olarak göndermiÅŸtir. Hangi kelimesine dokunsanız, hangi türevlerine rastlasanız, hangi âyeti üzerinde düÅŸünseniz size bir beÅŸerin beceremeyeceÄŸi geniÅŸlikte sonsuz ufuklar açmakta, yollar göstermektedir. En önemlisi de bu kelime, türev ve cümleler arasındaki olaÄŸanüstü baÄŸ yani tevhittir. Âyetlerin aralarına daldıkça her adımda zincirin yeni bir halkasının tamamlandığını, bunun da kalbinizi hiçbir kuÅŸkuya yer bırakmayacak biçimde tatmin ettiÄŸini görüyorsunuz.

Yorum
"gündem köleliği"
Yazar Fahri açık 2009-09-15 03:36:41
yazıda, hemfikir olduÄŸum ve itiraz edeceÄŸim pek çok nokta birlikte mevcut. ama ben yazarın, "Gündemi tayin yetki ve hürriyetini insanların elinden alarak onları aktüel gündeme mahkûm etmek korkunç bir zulüm olsa gerektir.. o gününüzün gündemini, düğmesini tıklattığınız televizyondan size akan haberler veya gazetelerden aktarılan bilgiler mi belirliyor?. gündem köleliÄŸi.." tespitini hepsinden çok önemsiyor ve zıt görüşte ama bu hususu destekler mahiyette aÅŸağıdaki yazıyı alıntılayarak paylaÅŸmak istiyorum.  
 
*PAVLOV'UN KÖPEKLERI VE REFLEKS KIRILMASI‏* 
 
PROF. DR. KEREM DOKSAT 
PSÄ°KÄ°YATRÄ°ST 
 
BÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z, ÃœNLÃœ RUS FÄ°ZYOLOG PAVLOV, KÖPEKLERÄ°NE ET VERÄ°RKEN ZÄ°L  
ÇALINCA VE BUNU ÇOK KEZ TEKRARLAYINCA, ZÄ°L SESÄ°NÄ° İŞİTTİĞİNDE ET  
GÖRMEDEN DE HAYVANIN SALYASI AKMAYA BAÅžLAR. 
 
BU, "ÅžARTLI REFLEKS"TÄ°R. 
 
HAYVANIN "TABÄ°ATINDA OLMAYAN" BIR UYARAN (ZÄ°L SESÄ°), ONU "TABÄ°ATINDA  
OLAN" ETÄ° GÖRMÜŞ GÄ°BÄ° HEYECANLANDIRMAKTADIR. 
 
EÄžER SÃœREKLÄ° OLARAK ZÄ°L ÇALAR AMA HİÇ ET GÖSTERMEZSENÄ°Z, BÄ°R SÃœRE SONRA ÅžARTLI REFLEKS SÖNER. 
 
DEVAMIN SAÄžLANMASI İÇİN ARADA BÄ°R ET GÖSTERÄ°LEREK REFLEKS  
PEKÄ°ÅžTÄ°RÄ°LMELÄ°DÄ°R. 
 
HİÇBÄ°RÄ°MÄ°Z DÃœNYAYA TÃœRK, MEKSÄ°KALI, SÃœNNÄ° VEYA KATOLÄ°K OLARAK GELMEYÄ°Z. 
 
BUNLAR BÄ°ZE ÖĞRETÄ°LEN DEÄžERLER, BÄ°R BAÅžKA DEYÄ°ÅžLE, ÅžARTLI REFLEKSLERDÄ°R. 
 
EÄžER PEKÄ°ÅžTÄ°RÄ°LMEZLERSE, ZAMANLA SÖNERLER. 
 
BIR GÃœN PAVLOV'UN ENSTÄ°TÃœSÃœNÃœ SU BASAR. KÖPEKLERÄ°N BIR KISMI BOÄžULUR, BIR KISMI DA GÃœNLERCE KORKUYLA TÄ°TREŞİR ÇÜNKÃœ ÖLÃœMDEN ZOR KURTULMUÅžLARDIR. 
 
KURTARILABÄ°LENLER TEKRAR ENSTÄ°TÃœYE TOPLANIR. 
 
PAVLOV ZÄ°L ÇALAR, KÖPEKLERDE TIK YOKTUR. 
 
ÅžU MÃœTHÄ°Åž SONUCA VARIR PAVLOV: 
 
AÄžIR TRAVMALAR, ÅžARTLI REFLEKSLERÄ° ORTADAN KALDIRMAKTADIR. 
 
HAYVAN EN DOÄžAL, EN Ä°LKEL DURUMUNA GERI DÖNMEKTEDÄ°R. 
 
BIR YANDAN HER GÃœN GÃœNEYDOÄžU ÅžEHÄ°TLERÄ° İÇİN "KANLARI YERDE KALMAYACAK" DENMESÄ°NE RAÄžMEN KANLARIN SÃœREKLÄ° "YERDE KALMASI", 
 
BÄ°R YANDAN "ERGENEKON" DENÄ°LEREK BÃœYÃœK BÄ°R ÇOÄžUNLUÄžUNUN TEK SUÇU  
"ATATÃœRK'Ãœ SEVMEK" OLAN Ä°NSANLARIN SABAHA KARÅžI EVLERÄ°NDEN ALINARAK  
HAPSE ATILMALARI, 
 
BÄ°R YANDAN ARABA YAKIP POLÄ°SE TAÅž ATARAK GELÄ°ÅžEN ETNÄ°K KALKIÅžMALAR… 
 
HEPSÄ°NÄ° TOPLARSANIZ, TEMEL GÃœVENLÄ°K DUYGUSUNUN ARTIK ZATEN ORTADAN  
KALKTIÄžINI GÖRÃœRSÃœNÃœZ. 
 
PAVLOV'UN KÖPEKLERÄ°NDEKÄ° GÄ°BÄ°, AÄžIR TRAVMALARLA BÄ°ZÄ°M DE ÅžARTLI  
REFLEKSLERÄ°MÄ°Z (MÄ°LLÄ° DUYGULARIMIZ VE TEPKÄ°LERÄ°MÄ°Z) KIRILIYOR.  
 
EMPERYALISTLER SÄ°NSÄ° SAVAÅžLARINDA PSIKOLOJI BÄ°LÄ°MÄ°NÄ° KULLANIRLAR. 
 
MESELA ERMENILERLE TÃœRKLER ARASINDA ULUSAL BIR DÜŞMANLIK MI VAR, ORADA PSIKIYATRIST VAMIK VOLKAN GIRER DEVREYE VE BU DÜŞMANLIÄžIN KÖKENLERINI "Ä°NCELER" (!) 
 
BURADA IZLENEN YOL, ABD'NÄ°N TEHDÄ°T OLARAK GÖRDÜĞÜ ULUSLARIN ULUSAL  
BÄ°LÄ°NÇLERÄ°NÄ°N, TARÄ°HLERÄ°NÄ°N VE BENLÄ°KLERÄ°NÄ°N SORGULANMASI,  
"AÅžINDIRILMASI"DIR. 
 
KISACASI, MILLI DUYGUNUN YOK EDILMESIDIR ETNIK PSÄ°KÄ°YATRÄ°NÄ°N GÖREVI.  
 
BIR ULUSUN ULUSAL BÄ°LÄ°NCÄ°NÄ°, ULUSAL DUYGUSUNU VE REFLEKSLERÄ°NÄ° NASIL YOK EDERSÄ°NÄ°Z? 
 
BUNUN DENENMÄ°Åž, SINANMIÅž BÄ°R YÖNTEMÄ° VARDIR: 
 
"O ULUSUN TARÄ°HSEL VARLIÄžINI SORGULAMAYA AÇARSINIZ". 
 
YANÄ° O ULUSUN TARÄ°HÄ°NÄ° YENÄ°DEN TARTIÅžIRSINIZ. 
 
MESELA TÃœRKLER KENDÄ°LERÄ°NÄ° KAHRAMAN BIR ULUS OLARAK MI GÖRÃœYORLAR? 
 
ONLARA NE KADAR KORKAK BIR ULUS OLDUKLARINI GÖSTERMEK GEREKÄ°R. 
 
YA DA TÃœRKLER ATATÃœRK'Ãœ ÇOK MU YÃœCELTÄ°YORLAR? 
 
ONLARA ATATÃœRK'ÃœN NE KADAR SIRADAN BÄ°RÄ°SÄ° OLDUÄžUNU GÖSTERMELÄ°SÄ°NÄ°Z. 
 
FARKINDAYSANIZ SON ON YILDIR TAM DA BÖYLESÄ° BÄ°R DÖNEMDEN GEÇİYORUZ. 
 
"DEMOKRATLIK", "TARTIÅžMA KÃœLTÃœRÃœ" ADINA NEYÄ° TARTIÅžIYORUZ VE BÄ°ZDEN NEYÄ° KABUL ETMEMÄ°Z Ä°STENÄ°YOR? 
 
DÄ°YORLAR KÄ°, "SÄ°Z SOYKIRIMCI BIR MÄ°LLETSÄ°NÄ°Z! 
 
ERMENÄ°LERE SOYKIRIM UYGULADINIZ ..."  
 
BÄ°Z DÄ°YORUZ KÄ°, "HAYIR, UYGULAMADIK !" 
 
O ZAMAN DENÄ°YOR KÄ°: "TAMAM, MADEM UYGULAMADINIZ, BUNU TARTIÅžALIM, ÖYLE SONUCA VARALIM". 
 
SÄ°ZE MANTIKLI GELÄ°YOR, "NASILSA SUÇLU DEĞİLÄ°Z, TARTIÅžMADAN GALÄ°P  
AYRILIRIZ" DÄ°YORSUNUZ. 
 
AMA TARTIÅžMA MASASI KURULDUÄžUNDA EŞİT BÄ°R TARTIÅžMA ÅžANSI OLMADIÄžINI GÖRÃœYORSUNUZ. 
 
BAKIYORSUNUZ, TÃœM TELEVIZYONLAR, GAZETELER, "AYDINLAR" SÄ°ZÄ°N ERMENÄ°LERÄ° KATLETTİĞİNÄ°ZÄ° YAYMAYA BAÅžLIYOR. KANITLARI VAR MI ?  
 
ELBETTE YOK. 
 
AMA YALAN BÄ°R KEZ YAYILDI MI VE YALANI SÖYLEYENLERÄ°N SAYISI DA YETERÄ°  
KADAR ÇOK OLDU MU, GERÇEĞİN SESÄ° BASKILANIYOR. 
 
"HAYIR" DÄ°YORSUNUZ, "GERÇEKLERI BÄ°R DE BÄ°Z ANLATALIM", 
 
AMA ANLATAMIYORSUNUZ ÇÜNKÃœ TÃœM PROPAGANDA KANALLARI SÄ°ZE KAPATILMIÅž DURUMDA. 
 
Ä°ÅžTE O ZAMAN ANLIYORSUNUZ "TARTIÅžMAYA AÇMAK" DENÄ°LEN TUZAÄžI. 
 
_BU SÃœRECÄ°N SONUNDA, ULUSAL GURURU VE HASSASÄ°YETLERI YÃœKSEK Ä°NSANLAR BÄ°LE "ACABA" DEMEYE BAÅžLIYOR, "ACABA GERÇEKTEN ERMENÄ°LERÄ° BÄ°Z MÄ° KATLETTIK ?"._  
 
"ULUSAL BENLÄ°KTE Ä°LK KIRILMA" YAÅžANIYOR...  
 
PSÄ°KOLOJÄ°K HARBÄ°N ETKÄ°SÄ° BÃœYÃœK BIR HIZLA BU ÅžEKÄ°LDE YAYILIYOR.  
 
SIRA KÃœRTLERE GELIYOR. 
 
SIZDEN TARTIÅžMANIZI ISTIYORLAR. 
 
TARTIÅžMA BAÅžLIYOR VE YINE KAYBEDIYORSUNUZ. 
 
BIR DÜŞÜNÃœN LÃœTFEN, SON DÖNEMDE NELERI TARTIÅžMAYA AÇTIK VE ŞİMDÄ° NEREDEYÄ°Z: 
 
BUGÃœN MISAK-I MILLI'YI PEK ÖNEMSEMÄ°YORUZ. 
 
KIRMIZI ÇİZGÄ°LERÄ° UMURSAMIYORUZ. 
 
TÃœRK DÄ°LÄ°NÄ°N ÖNEMÄ° KALMAMIÅž.  
 
BU ÃœLKEDE FEDERASYON DA OLABILIR, ERMENILERDEN ÖZÃœR DE DÄ°LEYEBILIRIZ,  
KÃœRTLERE "BIRAZ" TOPRAK DA VEREBÄ°LÄ°RÄ°Z. 
 
KISACASI, ULUSAL VARLIÄžIMIZA AÄ°T HAYATI HER ALANDA KAYBETMÄ°Åž DURUMDAYIZ.  
 
SIRADA NE VAR ? 
 
ATATÃœRK VAR ELBETTE...  
ÇÜNKÃœ ÖNEMLI OLAN, ULUSAL ÖNDERLERÄ° YOK ETMEK. 
 
O HALDE, ONUN NE KADAR ZALIM BIR DÄ°KTATÖR OLDUÄžUNU TARTIÅžALIM. 
 
ONUN ZAAFLARINI TARTIÅžALIM. 
 
HATTA ONUN ANASINI BÄ°LE TARTIÅžALIM. 
 
EVET, EMPERYALÄ°STLERIN GÃœNDEMINDE BU BÄ°LE VAR. 
 
"TARTIÅžIN" DIYORLAR, 
 
"BÄ°Z SÄ°ZÄ°NLE ÖNDERÄ°NÄ°ZÄ°N ANASINI TARTIÅžMAK ISTIYORUZ !" 
 
SONRA SIRA SÄ°ZÄ°N ANANIZA GELECEK ELBETTE. 
 
HEPÄ°NÄ°ZÄ°NKÄ°NE GELECEK... 
 
Ä°ÅžTE PSÄ°KOLOJIK HARP BUDUR ARKADAÅžLAR... 
 
ŞİMDÄ° YILLAR ÖNCESÄ°NE GÄ°DELÄ°M. 
 
MONDROS IMZALANMIÅž. 
 
DÜŞMAN ASKERLERI Ä°STANBUL'A ÇIKARTMA YAPIYOR. 
 
MÄ°LYONLARCA TÃœRK, SADECE Ä°ZLÄ°YOR ! 
 
DEMEK KÄ° ÖNEMLI OLAN Ä°LK ADIM: "Ä°ÅžGALÄ° Ä°ZLETTÄ°REBÄ°LMEK"MÄ°Åž. 
 
AMA AYNI ZAMANDA BIR DE MASA KONUYOR ORTAYA: 
 
"TARTIÅžACAKSINIZ"....  
 
TARTIÅžMA MASASINDA BÄ°ZÄ°M SADRAZAM EFENDÄ° EMPERYALÄ°STLERE YALVARIYOR,  
"BÄ°RAZ ACIYIN" DÄ°YE.  
 
"Ä°ZLEYEREK", "TARTIÅžARAK" NEREYE VARABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z ? 
 
EMPERYALÄ°STLER ÅžU ANDA BEYÄ°NLERÄ°MÄ°ZE VE YÃœREKLERÄ°MÄ°ZE YÃœZYILIN  
ÇIKARTMASINI YAPIYOR. 
 
MEHMET AKÄ°F, ÇANAKKALE İÇİN NE DÄ°YORDU ? 
 
"ÅžU BOÄžAZ HARBÄ° NEDÄ°R, VAR MI DÃœNYADA BÄ°R EŞİ ? 
 
EN KESÄ°F ORDULARIN YÃœKLENÄ°YOR DÖRDÃœ BEŞİ 
 
TEPEDEN YOL BULARAK GEÇMEK İÇİN MARMARA'YA 
 
KAÇ DONANMAYLA SARILMIÅž UFACIK BÄ°R KARAYA"...  
 
ÇIKARTMA SÃœRERKEN IKI TAVIR VARDIR ALINABÄ°LECEK.  
BÄ°RÄ°NCÄ°SÄ° ÅžU: 
 
Ä°STANBUL'DA IÅžGALCILERI KARÅžILAYAN VE ONLARDAN "TOKAT YÄ°YEN" BIR OSMANLI PAÅžASI OLABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z VEYA DOLMABAHÇE'DEN ÇIKARTMAYI Ä°ZLEYEN BÄ°R PADÄ°ÅžAH. 
 
BELKÄ° DE EVÄ°NÄ°N PERDELERÄ°NÄ° KAPATAN SIRADAN VE SUSKUN BIR TÃœRK. 
 
AMA ASLINDA HEPSI AYNI KAPIYA VE AYNI KİŞİLÄ°ÄžE ÇIKAR: 
 
"Ä°ZLERSÄ°NÄ°Z !" 
 
HER ÅžEYÄ°... 
 
YA DA ILK KURÅžUNU ATAN HASAN TAHSIN OLURSUNUZ. 
 
HASAN TAHSIN'E KADAR BU ÃœLKEDE DÜŞMANA HİÇ KURÅžUN ATILMADIÄžINI BILMEK NE KADAR UTANÇ VERÄ°CÄ°DÄ°R ASLINDA. 
 
HASAN TAHSIN'I NE KADAR TANIYORUZ ? 
 
ONU "HASAN TAHSIN" YAPAN NEDIR ? 
 
"Ä°LK KURÅžUN"DAN ÖNCE DE KURÅžUN ATMIÅžTIR BU KAHRAMAN ADAM. 
 
HASAN TAHSIN AVRUPA'DADIR VE BIR FILME GIDER. FILMDE TÃœRKLER  
AÅžAÄžILANMAKTADIR. 
 
HASAN TAHSÄ°N BU FÄ°LMÄ° Ä°ZLEMEZ, "ÖNCE Ä°ZLEYEYÄ°M, SONRA ELEÅžTÄ°REYIM" DEMEZ. 
 
ÇIKARIR SÄ°LAHINI, ATEÅž EDER BEYAZ PERDEYE. 
 
FÄ°LM DE ORADA BÄ°TER ! 
 
HASAN TAHSÄ°N'Ä°N Ä°NSANÄ° VE SIRADAN YANIDIR BU. 
 
HİÇBÄ°R Ä°NSAN KENDÄ°SÄ°NE, ANASINA, BABASINA, MILLETÄ°NE, BAYRAÄžINA  
KÃœFRETTÄ°RMEZ. 
 
EN BASÄ°T Ä°NSAN GERÇEĞİDÄ°R BU. 
 
Ä°LKOKULDA BIR ÇOCUÄžUN ANASINA KÃœFRETMEYE KALKARSANIZ, SÄ°ZÄ°NLE "ANASININ DURUMUNU" "TARTIÅžMAZ". 
 
BUNUN CEVABI, SURATINIZA YÄ°YECEĞİNÄ°Z BÄ°R YUMRUKTUR. 
 
ÇÜNKÃœ ÇOCUÄžUN EN Ä°NSANÄ° VE SIRADAN YANIDIR BU. 
 
 
ERGENEKON, ERMENÄ° SORUNU, KÃœRT AÇILIMI VE  
 
CAN DÃœNDAR’IN "Ä°NSANÄ°" DENÄ°LEN "MUSTAFA" BELGESELÄ°NÄ°N BAM TELÄ° "BURASIDIR"... 
 
PROF. DR. KEREM DOKSAT 
PSÄ°KÄ°YATRÄ°ST

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 18-09-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111985481 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net