18-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
Son Eklenenler
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
Mehmet Akif mi, Celadettin-i Rumi mi? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 22
KötüÇok iyi 
Yazar M.Selami ÇEKMEGÄ°L   
18-12-2005
Image   MATEM MÄ°, KUTLAMA MI?.. 
         (
Yahut Mehmet Akif mi, Celadettin-i Rumi mi?)

                                                              M. Selami ÇEKMEGÄ°L
Biz MÜSLÜMANLARIN geleneÄŸinde ÖLÜME MATEM YILDÖNÜMLERÄ° YOKTUR ama DOÄžUMU KUTLAMAK vardır: Ä°nsanlığın ufku sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed’in her yıl doÄŸum (mevlid kandili) ÅŸenliklerini yaparız da, ölüm yıldönümü törenlerini yaptığımızı hiç gören olmuÅŸ mudur? Asla!.. 53 yaşındayım, ben hatırlamıyorum. Çünki bizde aslolan hayattır; ölüm deÄŸil. Ölüm belki bir yeni doÄŸum, belki Mevlana’da olduÄŸu gibi bir “ÅŸeb-i arus”tur. Çünkü mü’min, ölümle her nefsin geçeceÄŸi bir kapıdan geçerek ölümsüzlük sırrına erer. Biz ölmeden önce ölenlerden deÄŸil, ama belki ölümle ölümsüzlüÄŸe ve inÅŸallah, Allah’ın lutfuyla bitimsiz mutluluÄŸa erenlerden oluruz. “Bizde güneÅŸ tutulur, yas tutulmaz./ Bizde düÅŸman insan deÄŸil, fikirsizliktir. Image

            Ama ne hikmetse, biz de, aralık ayına gelince, her yıl Mevlana Hazretleri’nin ölüm yıldönümü sebebiyle “ihtifal” (anma töreni) yapıyor; devamlı dönme egzersizlerine sempatiyle bakıyoruz. Oysa ki bizde aslolan virajlı da olsa hak bir çizgi üzerinde daima ileriye doÄŸru yürüme olmalıydı... Bize çizdikleri sınırlar içinde devamlı dönme ameliyesi yaptıranların merhale katetmemizi engelleme niyetini farketmeliydik, ama ne yazık, farkedemedik ve bu günlere geldik.
Åžimdi artık sadece Mevlana ihtifallerinde deÄŸil bütün yıl bazan ÅŸaÅŸkınlıktan, bazan acıdan, bazan da sıkıntıdan, ne yapacağını bilemez halde, dönüp duruyoruz iÅŸte...

Ama dikkat ederseniz Mehmet Akif Hazretleri’nin – adına ölüm yıldönümü de deseniz- ebediyete irtihallerinin hatırlandığı tarihlerde matem tutulmuyor, döÄŸünülmüyor. Ölümüyle hatırlasak da biz onu, kendi diriliÅŸimiz için, toplumumuzun yeniden hayat bulması ümidini tazeleyen bir vesile olarak algılıyoruz. Bakmayın siz bazı arkadaÅŸlarımızın bu tarihte Tacettin Dergah’ına giderek dirilerinden esirgedikleri “fatihalarını”, Mehmet Akif’in ruhuna “hediye etmelerine”. Bakmayın siz onun “Hele Kur’an, inmedi ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için” demesine raÄŸmen kendi dirilerine Kur’an’ı unutturanların onun ölüsüne Kur’an “tilavet” (yüksek sesle Kur’an okuma) etmelerine, (ya da heykelini dikmelerine)... Mehmet Akif -her anılışında- Safahat’ıyla, adıyla, ahvadıyla bize hep Kur’an’ı hatırlatıyor. Bundandır Müslüman geçinen nice mistiklerin bu büyük mücahidi unutturma gayretleri ve onun mesajına duyarsızlıkları... Mehmet Akif : “ Ey dipdiri meyyit, davran, iki el bir baÅŸ içindir” diye bize hayat vermeye yöneliyorsa da, diriliÅŸ, dıştan enjeksiyonla bir bünyeye enjekte edilecek bir iksir olmaktan çok: içten, bünyeden fışkıracak bir dinamizmdir. Onun için Mehmet Akif’in Yeter Allah için olsun artık uyanın çaÄŸrısını Necip Fazıl “siz hayat süren leÅŸler!... Sizi kim diriltecek” diye hakarete dönüÅŸtürmüÅŸtür. Necip Fazıl’a göre artık leÅŸ olanlar, Mehmet Akif’e göre, uyandığında yeniden cihanı titretecek olan bir devdi. Mehmet Akif ümitsizliÄŸi küfürle eÅŸ tutmuÅŸtu. Ama, diriden esirgedikleri fatihayı ölüye okuyan bu camiaya, “Tacettin Dergahı”nda okunan Akif’in ÅŸiiri netsin?...

            Fakat bu kapı ümitsizlik kapısı deÄŸildir diyor, Mevlana. Gel, diyor -benim yorumumla- yine gel... Tevbeni bin kere bozmuÅŸ olsan da yine gel. KiÅŸi, son nefesini verinceye dek, ummak mevkiindedir. KiÅŸi, son nefesini verinceye dek, tevbe ederek, pislikten temizliÄŸe, aptallıktan akıllılığa, ÅŸirkten tevhide, günahtan sevaba, kendine ihanetten Allah’a itaate yönelmek konumunda olduÄŸu gibi, mü’minler de herkesi hep kurtuluÅŸa çekme, hep ebedi mutluluÄŸa yönlendirme konumunda olacaklardır. Ve diyeceklerdir ki: Gel, ne olursan ol, yine gel!.. Tevbeni bin kere bozmuÅŸ olsan da yine gel.”  Ama artık onu bozma, hakta sabit kadem olmak üzre gel... O güzel halini bozmamak üzre yine gel..

            Ne gerek fazla söze. Ben size bu vesile ile bu iki büyük insanın bizi düÅŸündürmesi gereken fikirlerini getireceÄŸim. Ola ki faydalanırız, derlenip toparlarınız diye. Ä°ÅŸte size bu iki büyük hayat adamından, önce ÅŸanlı Ä°stiklal Åžairi’nden bize yönelik çok net, çok yalın ve çok sarsıcı bir fikirler demeti; çok sade bir durum tespit raporu.. Bu raporu M.Said Çekmegil’in  “Kur’an’a Muhatap Olmak” kitabından aynen aktarıyorum. Diyor ki Koca Akif:

            acaba bu düÅŸüÅŸün sebebi bu inhitatın(gerilemenin)  illeti ne olabilir?
            “Ä°slam’ın en birinci teklifi ilim deÄŸil midir?” Dünya’da maarifle, din de maarifle, ahiret de maarile.. kaim” deÄŸil mi? Gel gör ki bu esasa, temele hiç bakmadık.”
            “Müslüman’lık namına bizde ancak birkaç gösteriÅŸ kalmış. Alt tarafı bilerek bilmeyerek kabul olunmuÅŸ BÄ°R YIÄžIN BÄ°D’AT.”(sonradan türeyen ÅŸeyler)
            “Hayatı mücahede  içinde geçenler için mevcut olmadık nimet, manasız bir tevekkül ile atıl yaÅŸayanların ise mahkum olmayacağı zillet yoktur.”
            “Din iÅŸini taklit ile kaim bilmenin günahıdır ki, nesilden nesile birer ikiÅŸer BÄ°D’AT ,  üçer beÅŸer HURAFE miras ola ola bugün akaidimiz, taatımız, muamelatımız (iÅŸlem)  adeta hurafat mecmuası, bid’at yığını haline gelmiÅŸ! Din’in aslını kolay kolay tahattur (hatırlama) bile edemiyoruz... Dini taklit, dünyası taklit., adatı taklit, kıyafeti taklit, selamı taklit, kemalı taklit, hülasa (kısacası) herÅŸeyi taklit olan bir milletin efradı da insan takliti demektir ki (bunlar) kabil deÄŸil, hakiki bir heyeti ictimaiyye (vücuda getirmez; binaenaleyh yaÅŸayamaz. Onun için önce mukallitlikten (taklitçilikten) ve göreneklere tapmaktan kurtulmak lazımdır." Çünkü: “Körü körüne taklid edenleri.. Cenab-ı Hak, velev azar ile olsun, hitabına layık görmüyor.
            “...Üç beÅŸ uydurma hadis ile sekiz on ÅŸe’ni masaldan baÅŸka sermayeyi marifet edinememiÅŸ ümmi vaizler kürsilere tasarruf edilenden beri milleti merhume dini umacı hey’etinde, hazreti peygamberi’de – haÅŸa- yeniçeri aÄŸası fıtratında tahayyül ( hayal etmeye) etmeÄŸe baÅŸladı! Ä°slam’ın o pak,o nezih, o Ä°lahi siması bir çoÄŸumuzun hayalinden silinip gitti.”
           “Nebi’ye atfile binlerce herze uydurduk!
              O hali bulduki cür’et:”yecuzu fi’t–ter gibi..”
             Karar’ı erzeli fetva kesildi!.. Hem ne garip,
              Hadisi vazediyorken sevab uman bile var!
              Cihanı titretiyorken nida-yı Men Kezebe...
             Ä°ÅŸitmiyor mu, nedir bir bakın ÅŸu biedebe:
              Lisan-ı Pak-ı Nebi’den yalanlar uyduruyor;
             Sıkılmadan da “sevab iÅŸledim” deyip duruyor!”

            Bütün bunlar ve “Müslümanların kayıp gittiÄŸi uçurumlar hep tefrika (ikilik) yüzünden açılmış o tefrikayı ise bütün azgınlıklar, Evamiri Ä°lahiyyeye alakasızlıklar meydana getirmiÅŸtir.”
            “EÄŸer aklımızı başımıza almazsak, eÄŸer kitabımıza dört elle sarılmazsak; eÄŸer aramızdaki nifaklara, ÅŸikaklara son vermezsek; eÄŸer Müslümanlıkta tembelliÄŸin, meskenetin (beceriksizlik) haram olduÄŸunu anlamak istemezsek; eÄŸer bu dini mü’binin cehil ile payidar olmayacağına kalbimizin bütün samimiyetiyle iman etmeksek; eÄŸer bütün kuvvetimizle düÅŸmanlarımızdan daha kuvvetli olmaya çalışmazsak; eÄŸer memleketimize Batı’nın rezaleti yerine fennini, sanatını sokmazsak ne olacağız bilir misiniz? Allah korusun milletlerin maskarası, Müslüman’lığın yüz karası!”
            Hz.Ali (r.a.) “Hakkı hakikatı bir takım adamlarla kaim bilme. Evvela hakkın ne olduÄŸunu öÄŸren ki ehlini de tanıyabilesin” buyuruyor. Biz Müslümanlar hak ile batılı birbirinden ayırmak için söyleyene deÄŸil, söylenene baktığımız, ÅŸahsı deÄŸil, sözü tattığımız devirlerde cihanın en yüksek milletiymiÅŸiz. Sonraları ortaya sürülen fikirlerdeki istikamete, yahut sakamete (yanlışlığa) kendi mücahedemizle, kendi ictihadımızla, hükmedebilmeyi uzun bir iÅŸ görmüÅŸüz de onun için bütün kanaatlerimiz, bütün hareketlerimiz mukallitlikten (taklitçilikten) ibaret kalmış... Kimi yoklasanız; mutlak ehli hak tanıdığı mahdud (basit) iki adamın fikrine mümaÅŸaat eder (ayak uydurur) bulursunuz... TAKLÄ°DÄ°N bu derecesi size demin (yukarıdan beri) söylediÄŸimiz( çok kötü) vaziyetin devamına en büyük bir sebep oluyor ki, biz bu sebebi kaldıramazsak kıyamete kadar yüzyüze gelip de milletin memleketin hayrı için hasbihal (gönüllülük) edemeyeceÄŸiz!..” Hep cehaletimiz yüzünden, ÅŸimdiye kadar birbirimizi anlamadık, hala da anlamıyoruz. Ä°ÅŸte bu hal, ÅŸu menhus (uÄŸursuz) felaketi başımıza getirdi... Åžikayet etsek cevap hazır: Namazımı kılıyorum, istiÄŸfar (tövbe) bol bol. Zekat onu da iÅŸte hiyle-i ÅŸer’iye ile filan yoluna koyduk Hacca daha gidemedim, fakat hizmetçiyi bedel gönderdim. Gitti geldi, Allah kabul etsin. Evin kapısını geçende en koyu yeÅŸile boyattım. Vaktim oldukça Müslümanların haline acıyorum. Ä°ÅŸte bizim sofular böyle söylüyor. Ey Müslüman! Artık Allah için olsun uyanınız, duracak zaman deÄŸil...”

            Ä°ÅŸte bu espri ile cari olaylar içinde -aktüel ve ulaşılması en kolay- ışık tutucumuz bize elbetteki Ä°stiklal ÅŸairimiz Mehmet Akif merhum gözüküyor.

            Ama hazreti Mevlana’yı da farklı bir espri içinde görmemiz için illa ki  bir zaruret mi var? O ise aslında, net bir ÅŸekilde, belki de Åžeb-i  Arus vesilesiyle kendine ihanet edenlerden duyduÄŸu ızdırabı dile getiriyor. O’nun olarak yagın ÅŸu enfes dörtlüÄŸünü size sayın  Bülent Ecevit ‘in kelimeleriyle sunacağım. Diyor ki sayın Ecevitin ifade tarzı içinde Hz. Mevlana:
            “Canım tende oldukça Kur’an’ın kölesiyim,
              O seçkin Muhammed’in  yolunda ölesiyim.
              Her kim, bu sözden baÅŸka bir söz söylerse benden,
              Hem ondan üzülürüm, hem o sözü diyenden(**)

Yorum
Yazar Afra açık 2010-12-21 19:53:52
Selami amca elinize, yüreğinize sağlık.Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 31-12-2014 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Anket
Kullanıcı Girişi
Kimler Çevrimiçi
Şuan 323 misafir çevrimiçi
Ziyaretçi Sayısı
111238583 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net