"Mahalle Baskısı" yahut  HOŞGÖRÜNÜN BÖYLESİ(*) M. Selami ÇEKMEGİL
Bu yazıyı, -fikir yönü de olan- usta sporcu Hakan Şükür kardeşimizin gül çağrısına karşı yürütülen kampanya davet etti. Geçmişte Sayın Başbakanlardan Tansu Çiller bir ateistle veya sayın İlhan Selçuk Bey gibi tariki belli bir yazarla, saygılı bir biçimde görüşse, görüş alsa, destek istese, kimse bunu garipsemez, ayıplamaz ve kınamazdı. Ama aynı sayın başbakan, dinle ilgili yönü ile bilinen bir kişi, doğru veya yanlış dini espri taşıyan bir tarik mensubuyla, diyelim Fethullah Gülen hocaefendiyle, hem de TMKT için -zımnen onu itham eder bir üslup içinde dahi- görüşerek kendine çekmek istediğinde, politik destek aradığında kıyameti koparmışlar; haber ajansları haber yapmışlar,
televizyon ve gazeteler manşetler atarak, bazı fıkra yazarlarının hakaretleri adeta ayyuka çıkmıştı. İşin garibi hiç kimse de “Bunda ne var; Fethullah Hoca ile İlhan Selçuk arasındaki fark din yanlısı olmakla toplumsal din karşıtı olmak arasındaki fark kadardır’ dememişti. İkisi de bu ülke vatandaşı olarak, hiç değilse nazariyede, benzeri yükümlülükler altında olduğu halde Sayın Başbakan Tansu Çiller’in birisiyle görüşmesi, hatta onlarca benzeri ile teşriki mesai etmesi zihnen tabii karşılanırken, diğeri ile, hatta dıştan bir üslupla olsun diyalog kurmaya yönelmesi neden bu kadar gürültü çıkarmıştı ben anlamamıştım(!). (*)
Bir züppe oğlanla bir hoppa kız okudukları yüksek okulun –hatta nerdeyse lisenin – bahçesinde, herkesin ortasında alenen aşk yapsalar, başı takkeli hademe de dahil herkes onların “hür ilişkisinin” teminatı ve bekçisi olur. Böyle bir manzarayı tasvip etmeyenlere düşen, en çok, olsa olsa, başını çevirip oradan uzaklaşmak olabilir. Kimsenin onları rahatsız etmeye, eleştirmeye, yan gözle bakmaya hakkı yoktur. Ama bir güzelce kızımız beyaz başörtüsüyle okula gitmek istese, seçkinci aydınlarımız ülkenin müesseselerini meşgul eder; yazarlar kalemlerini kınından çekerek ona yönlendirirler. Sanki Anayasa ayaklar altına alınmış, Lassa fabrikası kapanmış da binlerce işçi işsiz kalmış; borsa işlemez hale gelmiş; bankalar kapanmış, iflas etmiş gibi dehşete kapılırlar... Bossa fabrikası, üretimini durdurduğu zaman böylesine bir gürültü gündeme girmiş miydi hatırlamıyorum.
Yine geçmişte kendine bir başka bayanla hakaret edilmesine tahammül edemeyen bir bayan, susması için vaad edilen imkanları da teperek, eski kocasının da dahil olduğu büyük boyutlu bir yolsuzluğu (İSKİ) ortaya çıkarmıştı da, -Engin Ardıç ve benzeri bir-iki yazar dışında- özellikle seçkinciler, neredeyse herkes, ortamı karıştıran bu bayanın anasından emdiği sütün burnundan getirilmesini az görmüş; onun kıskançlık sebebiyle o çirkinliği ortaya çıkardığını eleştirerek böyle yanlış bir şeyin başka bayanlarca da yapılmaması için bir ibret tablosu oluşturulmasını arzu eetmişlerdi. Yaptığının toplum için faydasını örtmek şöyle dursun, onun toplumun huzurunu bozan, yüksek makamlıların üzerine düşmüş kuşkuları artıran bir muzır kişi olduğu düşüncesiyle, bu kuşkunun azalması için işin boyutunun büyütülmemesi gerektiğini izah etme yarışına girmişlerdi.
Bir bayanla bir bay nikahsız ilişkiye girseler, hatta çocuk yapsalar, kanun nazarında masum addedilirler. Yasaya göre suç işlemiş değildirler. Kanun, icabında tüm devlet mekanizmasını, tabii olarak, onların birlikteliğine yönelen hakaretamiz eleştirilere karşı bekçiliğe görevlendirmiştir. Kimse onlara zani veya zaniye anlamında dahi bir şey deme imkanına sahip değildir. Ama bu çift, birlikteliklerini “dini açıdan”(!) meşruiyet zeminine oturtmak istese; adını ve mevzuatta ayrıca yer verilmesini anlamadığım “imam nikahi” denen, yazısız” nikah” sözleşmesine bağlamaya yönelse, yasa, bu sözleşmeyi tanımadığı gibi bir de onlara ayrıca ceza verilmesini emrediyor.
Mesela, Hürriyet gazetesinin 14 Aralık tarihli bir nüshasının 25. sayfası bunu çok güzel resimlendirmişti. Gazetenin haberine göre, sinema ve sahne “sanatçı”sı sayın Hülya Avşar’ın, bir işadamı ile -basında uzun süre gıbta ile izledikleri-birliktelikleri için, halkın telakkileri doğrultusunda bir meşruiyet aramaya yönelip, “imam nikahı” diye bir mutabakat beyanını deklare etmeye meyletmesi üzerine haklarında soruşturma açılmış ve savcılıkta ifade vermişlerdi. Yine o gazetenin haberine göre, sayın Hülya Avşar verdiği ifadesinde –ceza yemekten kurtulmak için olsa gerek– böyle bir “imam nikahı” iddiasını kabul etmemiş ve reddetmişti. Yani yasanın onaylar gözüktüğü “nikahsız” görüntüyü yeğlemişti.
Demek oluyor ki, toplum huzurunda ve kamu vicdanında, yerleşik kanaate göre nikahsız ve zina olan bir eylem, yasaya göre korunması gereken bir hürriyetken, bu birliktelik toplum açısından ”imam nikahı” diye meşruiyet arayan bir irade mutabakatının açıklanmasına yönelince yasal açıdan suça dönüşüyor.
Yasaları ya da topluma egemen zihniyeti tenkit ve tahlil her kişinin tabii hakkı olmakla birlikte ben bu yazıda böyle bir tenkit ve tahlile yönelmeyeceğim. Bu uzun ve ayrı bir yazı konusu olabilecek ciddiyette bir husustur. Sadece, algıladığım şekliyle manzarayı sergilemekle yetineceğim. Ancak bütün bu vakıa ve görüntülerin bizi düşündürmesi gerektiği kanısında olduğumu açıklamak ve hoşgörünün böylesini sergilemek istiyorum. (*) bkz. Kendimizi Tartışmak, Timaş yayınları, İst. 1996
|
DOĞRU TESPİTLER, MAALESEF Yazar samigoren açık 2008-04-26 22:57:57 esselamualeykum Selami Abinin, "Mahalle Baskısı Yahut Hoşgörünün Böylesi" başlıklı yazısını ilgi ve dikkatle okudum.... Yazıda zikredilen görüşlere aynen katılıyorum... Maalesef (bazılarınca), Sayın Çiller, Fethullah Gülen Hocaefendi ile değil de bir ateistel görüşse bu yadırmanmazdı... Bir züppe oğlanla bir hoppa kız bir takım naneler yapsa o yadırganmaz ancak başörtülü bir hanım kızımız o güzelim örtüsü ile okula girecek olsa kıyamet kopartılır... Nikahsız beraberlik normal karşılanır da, "imam nikahı" yadırganır.... İşte böylesine nev-i şahsına münhasır bir memlekette, nev-i şahsına münhasır bir toplumda yaşıyoruz... Selam ve Dua ile | Teşekkür... Yazar Afra açık 2008-05-01 12:31:17 Selam Selami amca sizi çok tebrik ediyorum. Çok güzel yazılar yazıyorsunuz, elinize sağlık. Bu yazınız da önceki yazılarınız gibi harika, yazılarınızı büyük bir keyifle okuyorum. Size çok teşekkür ediyorum. Allaha emanet olun. | Bu yazı habervaktim'de Yazar Sanih açık 2008-05-01 23:28:56 http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=3446 | olaylar yazarı teyid ediyor!... Yazar Sanih açık 2008-11-29 19:02:55 http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1003&Itemid=48
|
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |