"Tanzimatla birlikte; yabancı sefirler, her hususta Bab-ı Ali'yi tazyik etmiÅŸler, sadrazamları azl ve nasbettirmiÅŸler; devlet ricali ise, gayet aÅŸağılık bir yol seçerek, bunların emirlerine girmiÅŸlerdir. Nitekim Stanley Lane Poole, meÅŸhur Ä°ngiliz elçisi Lord Stratford'un hatıralarında "Büyükelçinin kendilerini ziyaret edeceÄŸini öÄŸrenen nazırlar, kaçacak delik arıyorlardır, vezir-i azam bile acele toparlanıp arzularını öÄŸrenmek üzere telaÅŸ ve tereddütle bu azılı Ä°ngiliz'in yanına koÅŸuyordu; ReÅŸit PaÅŸa'dan baÅŸka yılgınlığa kapılmayan kimse bulunmuyordu." demektedir. Aynı kitapta büyükelçinin karısına yazdığı bir mektupta da "Osmanlı hükümeti apansız deÄŸiÅŸiverdi; ReÅŸit'le sadrazam azledildi.  

O saat padiÅŸaha çıktım, yeniden vazifeleri başına getirildiler." cümleleri yer almaktadır. Bir yerde de "ReÅŸit PaÅŸa'nın gözlerinden yaÅŸlar akarak büyükelçinin elini öptüÄŸü" nakledilmekte, bir hemÅŸehrisinin evrakını çıkarmak için bizzat Bab-ı Ali'ye gidip büyük memurları dahi tekdir ettiÄŸi, hatta azarladığı bildirilmekte, Osmanlılara yapılan yardımın daima Londra hükümetinin menfaatine ve Ä°ngiliz tebaasının imtiyazlarının artırılması ÅŸartına baÄŸlandığı söylenmekte, hatta bir Ä°ngiliz generalinin "Sultan demek Lord Stratford demektir." dediÄŸi yazılmaktadır."