BAÄžDAT ÇOCUÄžU´NUN DESTANI
Remzi UYSAL
Ben kara gözlü, Ben kara benizli bir BaÄŸdat çocuÄŸuyum, Yarı çıplak ve yalın ayak, BaÅŸi kabak, sepet elde, BaÄŸdat sokaklarında Dolanırım, gündüzleri ben. Dedem Saddam kurbanı, Kemikleri toplu mezarda. Babam mı?
Bin Ladin neferi iken, Üçgen´de kayboldu.. Annem, hasta ve cılız, Dayım Ebu Gureyb´te çıplak sürünür, OÄŸlu da Guantanamo´da tutsak, Ben se Bushzede, ben kimsesiz. Kaçırınca hurmanın dibinde, Viskiyi sıcak matarasından Biraz fazlaca, Bush´un askeri; Köle torunu eski Afrikalı. Badem gözlü Uzak Asyalı, Soluk benizli, Eski ve Yeni Avrupalı, Yeni Dünya´dan -okyanus aşırı, atsız gelen, Tarihin en güçlü ve son Haçlı sürüsü, Ä°stila ettiler vatanımı. Cami köÅŸesinde, tarlada, terasta, Testisi ile çeÅŸme başında, Tak, tak! Her kurÅŸun bir can, Ä°ÅŸte o kadar. Åžorlayan kan ince derecik olur. Papucun teki karşı kaldırımda,
Fistani savrulmuÅŸ, Dipçik izinden tanınmaz Nar çiçeÄŸidir yüzü. Başında çiffte örgüsü Kızıla boyanmış. Ben, kara gözlü bir BaÄŸdat çocuÄŸuyum, Bombalar patlar bele sarılı. Savrulur; kol, bacak, Göz kurÅŸun gibi fırlar. Dinamit yüklü araçlar, Ve ölen hep kara benizliler! Dağılan bedenler görürüm. Görür, yaÅŸar , Ve de büyürüm bir gün. Elbet bir gün, Büyürüm ben de bir gün. Ben Mezapotamya´da, AÅŸağıda ve de yukarıda hep ilk olmuÅŸum. GilgameÅŸ olup destan yazmışım. Hammurabi olup, kanun koymuÅŸum. Çamura ilk yazıyı yazan Sümerim ben. Babil olmuÅŸum, Asur olmuÅŸum. Asma bahçelerim olmuÅŸ. EskimiÅŸ medeniyetleri yıkıp, Kuleler kurmuÅŸum. Sonra da geceleri üstüne çıkıp, Tanrı´ya kollarımı uzatmış, Gece vakti çalmışım ayı güneÅŸten, OkumuÅŸum avucumda. Ve seyretmiÅŸim Mezapotamya´yı Uçan halıda, baÄŸdaÅŸ kurup. BaÄŸdat´tan çalar saat göndermiÅŸ, Zamanı öÄŸretmiÅŸim. Endülüs´ten ilim ve saÄŸlık saçmışım,
Karanlık Avrupa´ya. 1001 Gece DüÅŸlerimi yaÅŸarken, OrtadoÄŸu´da, Endülüs´te, Balkan´da, Kafkas´da ve dün Bosna´da Kuzular gibi boÄŸazlanmış, Büyük istilalar görmüÅŸüm. Hep kıskanmışlar ve AteÅŸe verip, Benzin´siz yakmiÅŸlar, Medeniyetlerimi, kitaplarımı. Sonra halife olup, keyif çatmışım. SeyretmiÅŸim rakkaselerimi tepsi içinde. Dizime oturtup fal okutmuÅŸum. Ardından da avunmuÅŸ ve avutmuÅŸum. Dönen başım, mahmur gözlerim, Cehaletin koynuna girip, ReddetmiÅŸim medeniyeti ve yeniliÄŸi. BürünmüÅŸüm kara çarÅŸafa Zevki yaÅŸamışım yitik asırlarda. UyumuÅŸ ve dipçikle uyanmışım. Kandilim kör, ışıklarım söndü. Hesaplarım yanlış dönüyor artık BaÄŸdat´tan. Dostlarım, kervanlarım da gelmez oldu. Göçmen kuÅŸlarımı ürküttü Haçlılar. AkÅŸamları geç dönerim, Çatısı hurma yapraklı sefil, çardak evime. Yırtık hasır yatağımda uyurum ben. DüÅŸer, tökezlenir kardeÅŸlerim karanlıkta. Bana,kaybettiÄŸim medeniyeti vaat ettiler. Åžimdi karanlıkla cehaleti yaşıyoruz. Ve de hastalık ile kıtlık. Ölür bebelerimiz yaşına girmeden. Biz çok severiz sepette suya batırılmış, Kuru Amerikan ekmeÄŸini. Dünya kendi keyfinde.
Falluca yerle bir, Tipki Cezayir katliamı gibi. Dünya çaÄŸdaÅŸ, dünya kör. Dünya adil, sağır ve de dilsiz. Anadolu´da doÄŸup, Basra´ya koÅŸanım var. Hem de coÅŸkun, coÅŸkun. O´na eÅŸlik ederim tek papucum elimde, Toprağımı yara yara. Suyu kah kızıl, kah mürekkep akmış Tarih içinde Dicle´min. Bilmem kaç milyon varil Sağılır günde, Toprağımın bereketli memelerinden, Bana ışık vermeyen, beni ısıtmayan, Islak kara cevherim. Ä°zbemizde kandilimiz sönmüÅŸ. Kaderimi paylaÅŸmışım, Halepçe´de, kucakta can veren bebek, Vietnam´da yanan, HiroÅŸima´da kavrulan küçük kız ile. Ben, güneyde ve batıda Arap, Hem Sunni ve de Åžii. Kuzeyde Kürt ve de Türkmen, DoÄŸu´da Acemim. Ben, vatanı iÅŸgal edilmiÅŸ, Mazlum bir dünya çocuÄŸuyum. OrtadoÄŸu, OrtadoÄŸu! KüçüÄŸü de büyüÄŸü de zifiri karanlık. Bekle, bekle ben büyüyorum. Yarın, belki güneÅŸ erken doÄŸacak. YitirdiÄŸim medeniyete ulaşıp, Yine bir gün Bati´ya, DoÄŸu´dan ışık vereceÄŸim, el vereceÄŸim.
Remzi UYSAL / Lübeck - Almanya
Ben. "93 Harbi / Plevne Savasi" nde (1876-77) cekilen Osmanli Ordusu ile Kuzey Balkanlar´dan Türkiye´ye göc eden bir ailenin Türkiye´de dünya´ya gelmis 3´ cü kusagindanim. O "Büyük Göc ve Kiyim" lari az da olsa anlatan tek eser, Tercüman gazetesinin "1001 Temel Eser" yayinlarinda "Eski Zagra Müftüsü Recai Efendi´ nin Hatiralari" dir. Anemden, nohut, bakla ve burcak tarlalarinda dinledigim bazi "eski yurt" hikayeleri bellegimden silinmiyor. Babamin anne tarafindan dedesi bir komitaci imis. Onu ele geciremiyen düsmanlar, yüksek duvarlarla cevrili kapali avludan sokaga kacan kücük oglunu, annesinin kucaginda kol ve bacaklarini satirla kesip, dogramislar. Bir damadini "Ermeni Harbi´nde Van´da" (büyük babam) 3 ogul (biri yüzbasi Hamit) ile bir damadini Canakkale´de sehit veren ve 17 torununa, 2 genc dul kizina ve 3 gelinine sahip cikip, onlari büyüten, aslinda kendi de dul kalmis "Günise Nine" nin direnc yüklü hatiralarini annem ve babamadan dinledikten sonra, ulus olarak ana erkil bir toplum oldugumuza, ben de inananlardanim. Galiba, topraklarindan sökülüp atilmis ve Türkiye´de yeniden yurt tutmus insanlar, Türkiye´nin ülke / sinir ve ulus bütünlügü konusunda, duygularindan arinmis olarak, cok daha hassaslar. Bu baglamda icten saygi ve selamlarimi sunar, calismalarinizda baÅŸarilar dilerim. Remzi UYSAL (TÜRGEM YK Baskani)
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |