VEKİL DEDİĞİN NE İŞ YAPAR!..
Serdar ARSEVEN
Bilen bilir… Her fırsatta vekillere saldıranlardan deÄŸilim… Vekil maaÅŸlarını çok bulanlardan… Onların ülkeye maliyetini dile dolayanlardan filan olmadım hiç… Aksine; "Görevini hakkıyla yerine getiren vekil için belirlenen maaÅŸ hiç de fazla deÄŸil… Unvanını, yolsuzluklara alet eden vekil içinse, maaşın miktarı önemli deÄŸil!" dedim. Derin devletin ülkeye maliyetini sorgulamaya cesaret edemeyen birtakım zâtların, "Vur abalıya" misali, vekillere yüklenmelerine tepki gösterdiÄŸim yazılar da, hatırlanacaktır.
Meclis'i toplumun gözünden düÅŸürerek darbecilere prim saÄŸlamaya çalışanları hep kınadım. Kınıyorum… Lâkin… Milleti temsil makamındaki Meclis'i "himaye" hassasiyetimiz, oradaki olumsuzlukları yazmamıza da engel deÄŸil. Bir zamanlar, Meclis TV'de nasıl bir "sol kadrolaÅŸma" gerçekleÅŸtirildiÄŸini gözler önüne seren yazılarımız da, bunu göstermekte… Bugün… Son zamanlarda yazmayı sıkça aklımdan geçirdiÄŸim… Ancak; "Hele biraz zaman geçsin, bakarsın olur bir ÅŸeyler" diyerek ertelediÄŸim bir meseleyi tartışmaya açmak istiyorum… Seçimler 22 Temmuz'da yapıldı deÄŸil mi?.. Åžöyle böyle yarım seneye geliyoruz… Biz içindeyiz… Sizler de, göz ucuyla da olsa tâkip ediyorsunuz... Bu zaman zarfı içinde, dikkatinizi çeken bir milletvekili oldu mu?.. Belki… Tuhaflıklarıyla gündeme gelen, eski dönemlerden kalma bir Kamer Genç. Onun dışında?.. Varsa, ben görmedim… Siz gördünüzse, lütfen, söyleyin de bilelim… Bakın, bir askeri operasyon yürütülmekte… Buna paralel olarak "GüneydoÄŸu sorunu"nu tartışıyoruz… Ä°zlediniz; çözüme katkı olsun diye haftalarca GüneydoÄŸu'da kaldık, bölgenin düÅŸünen beyinleriyle "neler yapılabilir, problem nasıl çözülebilir"i konuÅŸtuk… Ve bunları tam 16 gün boyunca, sizlerle paylaÅŸtık… Peki… Meclis'teki GüneydoÄŸu kökenli vekiller ne yaptı?.. Hiç!.. Onlardan bazılarıyla konuÅŸunca gördük ki… Konuyla pek alâkaları yok!.. GüneydoÄŸu'da bugüne kadar hangi fabrikalar hangi dönemlerde açılmıştır?.. Bunların hangileri hayattadır, hangileri kapatılmıştır?. Bölgelerini birinci derecede ilgilendiren bu tür problemler hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, dahası bilgi edinmek için çaba sarf etmediklerini üzülerek gördüm… Bazıları ise; "KonuÅŸursak yanlış anlaşılır… Yanlış anlaşılmayacak kadarını söylersek de havada kalır!.." diyerek katkıda bulunmadılar çalışmamıza… GüneydoÄŸulu vekillerin, "sorunun" bütün yönleriyle tartışılmakta olduÄŸu bu kritik günlerde, raporlar hazırlayarak "çözüme" katkıda bulunmaları gerekmez mi?.. Bunu bugün yapmayacaklar da, ne gün yapacaklar?.. Sadece bu gruptaki vekillere yüklenmek haksızlık olur… Onca esnaf kökenli vekil var… Esnafın, kepenk indirmemek için her gün kaç takla atmak mecburiyetinde kaldığını çok iyi bilen bu vekillerimizin, sıkıntıyı ülke gündemine taşımaları… çözüm yollarını, bir araya gelerek hazırlayacakları raporlarla göstermeleri gerekmez mi?.. Bakıyoruz; Böyle bir çalışma da yok… öte yandan; Bizim sıklıkla üzerinde durduÄŸumuz "hak ve özgürlükler" alanındaki sıkıntılar da vekillerimizi pek ilgilendirmiyor… Hatırlayacaksınız; kısa bir süre önce bir ilimizde, "eÄŸitim hakkı talep eden" velilerimiz, çocuklarıyla birlikte göz altına alındı… "Homoseksüel" eylemlerinin "hoÅŸgörüye" mahzar olduÄŸu bu ilimizde, vatandaÅŸlara gül dağıtarak "hak ve özgürlük talebini gündeme taşımaya çalışan" maÄŸdurlar, böylesine çirkin bir uygulamayla karşılaÅŸtı… Bu ilin Meclis'e gönderdiÄŸi vekillerimizin, meseleyle ilgilenmeleri gerekmez miydi?.. Hayır… Ne gezer!.. Biz aradık; bilgilendirdik… Ä°stisnasız; "Bu tür meselelere girmek istemediklerini" söylediler… Sen, kendi ilindeki bir meseleyle ilgilenmezsen ne iÅŸe yararsın?.. öte yandan; Bazı meslek grupları var; Hukukçular, gazeteciler, mühendisler vesaire… Bu grupların içinden çıkan vekillerin, meslektaÅŸlarının "özlük haklarına" iliÅŸkin meselelere bile ilgi göstermediklerini görüyoruz… Tuhaf deÄŸil mi?.. • Yine GüneydoÄŸulu vekillere döneceÄŸim… Onlardan bazılarına; "Bakın GüneydoÄŸulu analar, babalar kız çocuklarını okutmak istiyor… Ama devletin 'ille de karma sınıflarda okuyacaksınız' dayatması var. özellikle orta öÄŸretim kurumlarında sınıflar ayrılırsa, bölgedeki okula gönderme oranı hızla yükselir" dedik… Ve bu konuda "öncülük" etmelerini istedik. Karşılık mı? Hiç!.. "Åžimdi yanlış anlaşılır… Malûm gazeteler, televizyonlar hücumu geçer" vesaire… Muhterem vekillerimiz, ancak malum gazetelerin televizyonların destekleyeceÄŸi "çözüm tekliflerine" meyledecekler, öyle mi?.. Bak sen ÅŸu hassasiyete!.. • Tarzımızı bilirsiniz… öyle, oturduÄŸumuz yerden atıp tutmak huyumuz deÄŸildir. Dün Meclis'teydik… Grup sahibi her partiden (DTP'liler hariç) bir dolu vekille bu meseleleri konuÅŸtuk… AK Parti'nin, MHP'nin ve CHP'nin grup toplantıları öncesinde ve sonrasında, bu umursamazlık, heyecansızlık, tatsızlık, iÅŸ yapmazlık üzerine sohbetlerimiz oldu. AK Partili vekil, "DoÄŸrusunu isterseniz, yük tamamen Tayyip Bey'in omzunda.. Allah kolaylık versin!.." demekte. MHP'li vekil , yüzde 47'nin altında, bir hayli ezik. CHP'deki ise, Deniz Baykal'ın canlı yayında ifade ettiÄŸi gibi; "koltuk derdi"nde… Sayın Baykal ve ekibi, mesailerinin büyük bir bölümünü parti içi meselelere tahsis ettiklerinden, ülke meselelerine yeterince vakit ayıramıyorlar!.. Bak sen "anamuhalefet"e!.. • Bu millet vekillerini, genel kurula komisyon toplantılarına girip çıksınlar, haftada birer kez grup toplantısında liderlerini dinlesinler diye göndermedi herhalde… Vekillerimizin çözüm tekliflerini, raporlarını, çarpıcı beyanlarını yansıtmak istiyor gönül… DiÅŸe dokunur bir ÅŸey göremeyince de… Böyle sitem ediyor!..
|
Yazar Fahri açık 2008-06-14 08:42:38 Önce, milletin temsilcisi olacak kişiyi parti başkanı tayin edecek, ardından milletin egemenliğinden, milli iradeden bahsedilecek, on yıllardır aklımızla dalga geçiyorlar resmen.! Bu sistem demokrasi falan değil.! Parti başkanlarının, mebuslara yani "milletin temsilcilerine" konuşma yasağı koyabildiği bir işleyişte, vekillerden özel bir gayret, özel bir çalışma beklenebilir mi.? Bir gerek varsa, parti mutfağı hazırlar önlerine getirir veya görevlendirir nasıl olsa, öyle değil mi.? Bu durum, 2-3 parti yönetiminin, yasama organı üzerinde tam tahakkümü değilse, nedir.? Bunla kalsa iyi, komisyonlarda ve genel kurulda, tek tek vekillerin konuşma hakkı yok denecek denli kısıtlanmış. Kurayla tespit edilen sadece 3 mebusa, 10 dakika söyle de git denmiş, içtüzük marifeti ile. Kurada adınız çıkmamış ise, söz istesenizde konuşamıyorsunuz. Gruplar için, 20 dakika. Niçin bu acele.? Bu nasıl genel görüşme.? Yahu, kanun çıkarıyoruz, dandik bir hikaye kitabı yazmıyoruz demiyor bir Allahın kulu.! Vekillerin kimi, neye el kaldırdığını bilmiyor, kiminin çıkan kanunlardan haberi yok. Ne zaman böyle bir kanun çıkarmışız diye gazetecilere soruyorlar. Pek çok teklif, salt çoğunluk olan 276 nın bile çok altında bir sayı ile yasalaşabiliyor. Resmi evraka imza atan memurun eli kadar titriyor mu acep, mebusların vicdanları.? El İnsaf, iktidar tam blok, muhalefet tam blok. Hiç mi, karşı taraf iyi bir önerge sunmaz da, karşıdan üç beş kişi onun yanında yer almaz. Onlarda kendilerince haklılar, kim seçilmesini lutfetmişse, ona karşı sorumlular. Bu demokrasicilik oyununda herkes rolünü oynuyor. Böyle gelmiş, böyle gidiyor.. Herkes kendi işine, kendi önüne, kendi "avantasına" bakıyor.! Atanmışlar-seçilmişler tartışması yapanlar, bu atanmış mebusluğa da karşı çıkmayı akıllarına getirmiyor.! N'eremiz doğru ki.! |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |