ÇOK ETKÄ°LEYÄ°CÄ°...
???(Sn. Dr. Ahmet ÇETÄ°NBUDAKLAR'dan e-mail) Bir Mimar Sinan eseri olan Åžehzadebaşı Cami´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inÅŸaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaÅŸadıklarını anlatıyor:
“Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluÅŸturan taÅŸlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inÅŸaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inÅŸaat edildiÄŸini öÄŸrenmiÅŸtik fakat taÅŸ kemer inÅŸaası ile ilgili pratiÄŸimiz yoktu. Kemerleri nasıl restore edeceÄŸimiz konusunda
ustalarla toplantı yaptık. Sonuç olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalıp çakacaktık. Daha sonra kemeri yavaÅŸ yavaÅŸ söküp yapım teknikleri ile ilgili notlar alacaktık ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık. Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından baÅŸladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleÅŸme noktasında olan silindirik bir boÅŸluÄŸa yerleÅŸtirilmiÅŸ bir cam ÅŸiÅŸeye rastladık.
ŞİŞEDEN ÇIKAN MEKTUP ÅžiÅŸenin içinde dürülmüÅŸ beyaz bir kâğıt vardı. ÅžiÅŸeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir ÅŸeyler yazıyordu. Hemen bir uzman restore edeceÄŸimiz konusunda ustalarla bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Åžunları söylüyordu:
"Bu kemeri oluÅŸturan taÅŸların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taÅŸlar çürümüÅŸ olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de deÄŸiÅŸeceÄŸinden bu kemeri nasıl yeniden inÅŸaa edeceÄŸinizi bilemeyeceksiniz. Ä°ÅŸte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inÅŸa edeceÄŸinizi anlatmak için yazıyorum."
Koca Sinan mektubunda böyle baÅŸladıktan sonra o kemeri inÅŸa ettikleri taÅŸları Anadolu´nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inÅŸasını anlatıyordu.
Bu mektup bir inÅŸanın, yaptığı iÅŸin kalıcı olması için gösterebileceÄŸi çabanın insanüstü bir örneÄŸidir. Bu mektubun ihtiÅŸamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniÄŸinin deÄŸiÅŸeceÄŸini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Åžüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarin eriÅŸilmez özelliklerindendir. Ancak eriÅŸilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteÅŸem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur.
|
desteksiz atmak... Yazar necaticavdar açık 2013-10-11 01:01:44 "Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Cami´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaşadıklarını anlatıyor:" Dr. Ahmet beyi bilmem ..Tanımam.. Ancak "Dr" diye sıfat ekleyince orada durdum. Yazısını okudum. İnanın yazıya "Dr" titrini ekletecek bir katkı koymamış. Üstelik, olsa olsa kahve köşesinde ahkam kesme kabilinden bir yazı için zahmet etmiş. Kriter ulup ve ilekelerine uyarmı,bilmem ? Fakat: Hadiseyi anlatan madem inşşat mühendisi, bu zat kimdir.. İsmini gizlemek mümkün . Fakat gerekçesi nedir ki.. Üstelik, rahmetli büyük mimam Sinan'dan böyle bir mektup alınırda hiç mi kaydı tutulmaz. mektup, nerededir. Resmi, cismi yok mu? İnsanın aklına; a - hayali mühendis b - hayali bir mektup ve de hayali, abartılı bir anlatım geliyor. Böyle abartılı şeyler "belgesi var mı? " Kriteri konmadan Kriterde nasıl yayınlanıyor? Merak ettim Galiba ilgililerin gözünden kaçmış olabilir.. Gidip rahmetli Mimarbaşı Sinan'a soramayız. İnşaat Müh'e de.. Eh, ne mektubu ne de şişesini göremeyiz.. kapı dersen orada "kaya" gibi duruyor. "belgesi, anlatanı " var ise hakikaten " Çok etkileyici"
|
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |